UNESCO (Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü) görev tanımı içerisinde yer alan eğitim, bilim ve kültür alanında genel kurul kararı ile bütün dünyayı ilgilendiren önemli projeler hazırlamaktadır. Bunlardan birisi de “Somut olmayan kültürel miras” adıyla yürütülen projelerdir. Unesco kararı gereğince ulusal ve yerel düzeyde kültürel araştırmalar yapılmaktadır. Bu cümleden olarak ülkemizde de komisyonlar oluşturulmuş ve komisyonlar marifetiyle pek çok “Somut olmayan kültürel miras” gün yüzüne çıkarılmış, belgelenmiş ve arşivlenmiştir.
UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Öcal Oğuz, konuyu şöyle değerlendirmektedir:
“Somut olmayan kültürel miras” toplulukların, grupların ve kimi durumlarda bireylerin, kültürel miraslarının bir parçası olarak tanımladıkları uygulamalar, temsiller, anlatımlar, bilgiler, beceriler ve bunlara ilişkin araçlar, gereçler ve kültürel mekanlar anlamına gelir.
Kavram, UNESCO’nun 32. Genel Konferansı’nın 17 Ekim 2003 tarihinde toplanan Genel Kurulu’nda onaylanarak yürürlüğe giren Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi’nde sözleşmenin birinci maddesinde tanımlamasında nelerin somut olmayan kültürel mirası oluşturduğu sorusu şöyle yanıtlanmaktadır:
A. Dilin somut olmayan kültürel mirasın aktarılmasında bir araç işlevi gördüğü sözlü anlatımlar ve sözlü gelenekler
B. Gösteri Sanatları
C. Toplumsal Uygulamalar, Ritüeller ve Festivaller
D. Halk Bilgisi, Evren ve Doğa ile ilgili uygulamalar
E. El Sanatları Geleneği
Tanımlar maddesinin 3. maddesinde geçen “Koruma”dan ne anlaşılması gerektiği ise şu şekilde açıklanmaktadır: Korumadan SOKÜM’ün yaşamasını garanti altına alma süreçleri anlaşılır. Yani tespit, belgeleme, araştırma, koruma altına alma, yok olmasını önleme, üretim, değerlendirme, kuşaktan kuşağa aktarımını sağlama, özellikle formel olan (örgün) ve olmayan (kitle iletişim) eğitim süreçlerinde bu kültürel mirasın farklı görünümlerinin yeniden canlandırılması. Bu koruma süreçleri tespit, belgeleme ve araştırmadan sonra “müzeleme”yi gerekli görmektedir.’’
Somut olmayan kültürel miras beş ana, onlarca da alt başlıktan oluşmaktadır. Sözlü Gelenekler ve Anlatımlar, ninilerden atasözlerine, Toplumsal Uygulamalar, Ritüeller ve Şölenler, doğumdan düğünlere, Doğa ve Evrenle İlgili Bilgi ve Uygulamalar, halk hekimliğinden halk mutfağına, El Sanatları ise ağaç işlemeciğinden yorgancılığa kadar alt başlıklarındaki bilgi, uygulama, temsil, anlatım ve becerileri kapsamaktadır.
Konu, zengin kültürüyle tanınan Emirdağ için ayrı bir önem taşımaktadır. Bugüne kadar Emirdağ’ın kültürel mirasıyla ilgili derli toplu bir belgelendirme yapılamamıştır. Bunun pek çok sebebi sıralanabilir. Ancak bu sebepler, birer mazeretten öteye geçemez. Burada önemli olan husus, konuya kurumsal olarak sahip çıkmak, araştırmacılara imkân hazırlamakla ilgilidir. Aylarca sürecek olan kültürel miras araştırması kişisel anlamda içinde zorluklar barındırmaktadır.
Emirdağ, 70’li yıllara kadar konar-göçer bir hayat tarzı yaşamaktaydı. Yaylak, güzlek ve kışlak mekanlarında sürüp giden sosyal yapı zaman içerisinde hızlı bir kültür değişmesine uğradı. İç ve dış göç, ekonomik durumların farklılaşması beraberinde öz kültürden sapmalara sebep olmuştur. Emirdağ toplumu, sözlü kültürün ağırlıklı olarak var olduğu bir ortamı yansıtıyordu. Yazılı kültüre geç olsa da geçiş, beraberinde yeni kültürel olgular üretmiştir. Elbette bunda bir sürecin bulunduğu, değişimin şu veya bu biçimde gerekleşeceğinin kaçınılmaz olduğudur. Sözlü kültür unsurları büyüklerin hafızalarından yaşar, onlar bu görgü ve bilgileri çevresine anlatarak kültürel aktarım yapar. Günümüzde sözlü kültür unsurları kısmen unutulmuştur. Geride kalanlar da zamanın yıpratıcı fırtınasında uçup gidecektir.
Yapılması gereken şey, kültürel mirasın kayda alınması, belgelendirilmesidir. Önceki yıllarda Emirdağ Kent Konseyi Başkanı Ahmet Yiğiter’le beraber Osmangazi Üniversitesi Üniversitesiyle ön görüşmeler yapmış, konuyu belli bir olgunluğa ulaştırmıştık. Ancak, farklı gelişen bazı olumsuzluklar yüzünden girişim sonuçlandıralamamıştı.
Bu konu, ancak kurumsal bir girişimle uzman kişiler tarafından yürütülebilir. Çok övündüğümüz Emirdağ kültürü, gün geçtikçe kaybolmakta, popülist yoz anlayışlar egemenliğini ilan etmektedir.
Bayındırlık işlerinden olan geniş yollar, sosyal tesisler… muhakkak yararlı çalışmalardır. Ancak, insanların gönlünü güzelleştirmek, kalplerini imar etmek kültürel kimliğin tanımlanması ve pekiştirilmesiyle mümkündür.