Türk grafik sanatının duayen isimlerinden, hattat ve cilt sanatçısı Prof. Dr. Mehmet Emin Barın vefatının 33’üncü yıl dönümünde yad ediliyor.
Hattat ve cilt sanatçısı Hafız Mehmed Tevfik Efendi’nin oğlu olarak 2 Haziran 1913’te, Bolu’da dünyaya gelen Barın, ilk ve orta öğrenimini Bolu’da tamamladı.
Barın, ortaokulu bitirince babasından yazı meşketmiş olan resim öğretmeni Lutfi Nami Bey’in teşvikleriyle İstanbul Muallim Mektebinin parasız yatılı imtihanını kazanarak bu mektebe girdi ve 1932’de buradan mezun oldu.
Hem Türkiye’de hem de Avrupa’da yazı eğitimi gördü
Mezun olduktan sonra 1933’te Bolu’nun Berk köyünde bir yıl ilkokul öğretmenliği yapan Barın, 1936’da Ankara Gazi Terbiye Enstitüsü Resim-İş Bölümünden mezun oldu. Aynı yıl Milli Eğitim Bakanlığı’nca açılan Avrupa matbaacılık ve klişecilik ihtisas imtihanını kazanan Barın, Mimar Sinan Üniversitesi Türk Süsleme Sanatları Bölümü’nde reisülhattatin Kamil Akdik’ten hat, Necmettin Okyay’dan klasik Türk ciltçiliği dersleri aldı.
Barın, 1937’de hat ve cilt alanında eğitim alma amacıyla Almanya’ya gönderildi. Oradayken hazırladığı “Olimpiyat” kitabı ile Hamburg Kitap Sergisi’nde birincilik ödülü kazanan hattat, 1939’da Leipzig’deki Kitapçılık ve Sanat Akademisine giderek Thieman ve Spemann’dan yazı, Wiemeler’den kitap ciltçiliği eğitimi gördü.
Mehmet Emin Barın, Almanya’da ihtisasını tamamlayıp yurda döndükten sonra 1943’te İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde açtığı hat ve cilt sergisinin ardından, akademinin Dekoratif Sanatlar Bölümü’nün akademik kadrosuna katıldı.
Anıtkabir’deki metinleri taş kabartma üzerine altın varakla yazdı
Anıtkabir’in anıt mezar tören meydanına bakan cephesinde bulunan “Gençliğe Hitabe” ile “Onuncu Yıl Nutku” metinlerini taş kabartma üzerine altın varakla yazan usta hattat, 1951’de bugün Çemberlitaş’ta bulunan Barın Cilt ve Yazı Atelyesi’ni, ayrıca 1955’te akademi bünyesinde Dekoratif Sanatlar Bölümü’ne bağlı olarak bir yazı ve cilt atölyesi kurdu.
Barın, “Olimpiyat” adlı kitabıyla 1938’de Milletlerarası Hamburg Kitap Sergisi’nde, “Fatih Divanı” kitap cildiyle 1958’de Uluslararası Brüksel Sergisi’nde birincilik ödülü kazandı. 1983’de Kültür Bakanlığı şükran ödülünü, 1984’te de “Ya Rahim” adlı hat tasarımıyla Türkiye İş Bankası’nın büyük ödülünü kazanan Barın, çok sayıda sergi açtı.
Usta hattat ve cilt sanatçısı, 1968-1971 arasında Gülbenkyan Müzesi’ndeki İslami yazma kitapların restorasyonu için Portekiz’de bulunarak, 1973’te Alman Kitap Sanatkarları Derneği (Bund der Deutsher Buhkünstler) onur üyesi oldu.
Son sergisini 1987’de öğrencileriyle birlikte İstanbul’da açan Barın, hayatı boyunca Malezya, Dublin, Cezayir, İstanbul, Cidde, Bağdat ve Paris’te yazı, cilt ve hat sergileriyle sanatseverlerle buluştu.
Özellikle kufi ve celi divani yazılarında yeni yorumlarla eserler üreten usta hattat, cilt ve hat sanatı üzerine ulusal ve uluslararası konferanslarda tebliğler sundu.
Mimar Sinan Üniversitesi Geleneksel Türk El Sanatları Bölümü’nde hat, cilt restorasyonu derslerini ölümüne kadar devam Barın, 29 Aralık 1987’de İstanbul’da vefat etti.
Ardında 200’ü aşkın eser bıraktı
Birçok devlet başkanına, üniversitelere, çeşitli kuruluşlara takdirnameler, beratlar ve diplomalar yazan Mehmet Emin Barın, ardında 200’ü aşkın eser bıraktı.
İstanbul’un 500. Fetih yılında şehrin önemli yerlerine konulan 10 adet büyük mermer kitabe yazıları, Anıtkabir’in bütün kitabe yazıları, Yunus Emre kabri yazıları, Portekiz Gülbenkyan Müzesi’ndeki Türk-İslam yazma eserlerinin restorasyonu, İslamabad’da İslam Konferansı ve Camii yazıları, Samsun Çarşısı ve Çarşı Camii yazıları Barın’ın başlıca eserleri arasında yer alıyor.
Prof. Önder Küçükerman tarafından kaleme alınan, “Bir Yazı Sevdalısı: Emin Barın” isimli kitap ise Yapı Kredi Kültür Sanat Yayınları tarafından 2002’de yayınlandı.
“Türk hattatlarına yeni bakış açıları ortaya koymuştur”
Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. M. Hüsrev Subaşı, Emin Barın’ın vefatı dolayısıyla düzenlenen bir paneldeki konuşmasında, “Grafik sanatının imkanlarını hat estetiğiyle yan yana getirerek geleceğin Türk hattatlarına yeni bakış açıları ortaya koymuştur. Bu yönüyle Emin Barın hiçbir zaman unutulmayacaktır.” dedi.
Barın’ın ilk öğrencisi ve eski dostlarından Etem Çalışkan ise Barın’la tanışma hikayesini şu sözlerle anlatıyor:
“Emin hocayı ilk kez Güzel Sanatlar Fakültesi’nin önünde gördüm, kapıya asılan listede bir şey bulamamıştım. Emin Hoca olduğunu bilmeden sordum, hemen bakıp gülümsedi, müdürün odasına çıkardı. Raptiye verdi bana. İşte dostluğumuzun ilk simgesi o raptiyelerdir. O gün tanıdım Emin Hocayı. Dostluğumuz hiç bitmedi, hocamızın ölümüne kadar sürdü, hala da devam ediyor. Yazıya dair öğrendiğim ne varsa Emin Hocamdandır, sanatçı terbiyesini, ahlakını ben Emin Hoca’dan öğrendim. Onu kendime yol olarak seçtim. Atölyesine gidip bütün çalışmalarımı ona gösteriyordum. Türkiye’nin ilk yeni yazı öğretmeni Emin Barın’dır. Benim çizgiye, yazıya tutulmamın sebebi Emin Hoca’dır. Emin Hocanın ilk öğrencisi olmakla iftihar ediyorum. Ben İstanbul’u Emin Hocayla öğrendim. Emin Hoca’nın olgunluğu unutulmaz. Doğru yazı yazmak için hala onun izindeyiz.”