Sözlüklerde; koşa kelimesi; çift, eş, ikiz anlamlarında karşılık bulmaktadır. Bu sözcük kökünden gelen; koşa karımak, yeni evliler için birlikte yaşamak anlamında kullanılan bir iyi dilek sözüdür. Yine aynı kökten gelen koşaç; isim cümlelerinde özneyle yüklemi birleştiren –dır, -dir ve değil ekleri için kullanılan bir dil bilgisi terimidir. Koşaltı; iki hayvanı birbirine koşma veya bağlama, koşam; iki avuç dolusu, koş avuç; iki avuç anlamlarındadır. Keza halk edebiyatı nazım birimlerinden koşma ve koşuk da kavuştak ve uyaklarının birbirine bağlanması anlamıyla kullanıldığında koşa sözcüğüyle yakın ilgilidir.
Koşa kelimesi, Dede Korkut Hikâyeleri’nde sevgili övülürken söylenen: “Koşa badem sığmayan tar ağızlum (Çift badem sığmayan dar ağızlım) dizesinde de geçer.
Bu açıklamalardan sonra Emirdağ türkülerinde bir tür olarak sık rastlanılan “koşalaşma” üzerinde konuşmak mümkündür. Koşalaşma; adı ve söylenme usülüyle Emirdağ’a mahsus bir türkü türüdür.
Türküler üç şekilde sınıflandırılabilir:
Yapılarına göre türküler, Temalarına göre türküler, Ezgilerine göre türküler
1. Yapılarına Göre Türküler: Bentlerin, kavuştakların kümelenişi ve uyakların düzenine göre değişik yapılar gösterirler. Bent ve bağlantılarda mısra sayısı değişebilir.
Mani dörtlükleriyle kurulan kavuştaksız türküler
Bentleri dört mısradan oluşan türküler
Bentleri üç mısradan oluşan türküler
Bentleri iki mısradan oluşan türküler
2. Temalarına Göre Türküler: Bu türküler; ninniler, çocuk türküleri, doğa türküleri, aşk türküleri, kahramanlık, askerlik türküleri, tören türküleri, efe türküleri, hapishane türküleri, taşlama, yergi, güldürücü türküler, karşılıklı türküler, gurbet türküleri, ölüm türküleri (ağıtlar), iş türküleri, oyun türküleri gibi değişik temalara göre sınıflandırılabilir.
3. Ezgilerine Göre Türküler
A. Usullü Türküler: “Kırık havalar” da denilen bu türküler genellikle, oyun havalarıdır. Ölçüsü ve ritmi belli ezgilerdir. Konya’da oturak, Urfa’da kırık hava, Ege’de zeybek, Trakya ve Marmara’da karşılama, Karadeniz kıyılarında horon, Kars ve Erzurum’da Sümmanî ağzı adını alır.
B. Usulsüz Türküler: Bunlar uzun havalardır. Söyleyen kişi ana melodiyi değiştirmeksizin kendi üslubu ve ses özelliklerine göre nağmeleri uzatıp kısaltabilir. Ağıt, bozlak, Çukurova, divan, hoyrat, kayabaşı, koşma, maya, Türkmanî adlı çeşitleri vardır.
Koşalaşma; yapı bakımından, mani dörtlükleriyle kurulan kavuştaksız, temasına göre karşılıklı, atma, ezgisi bakımından ise, usulsüz türküler grubundadır.
Emirdağ türküleri arasında önemli bir yeri bulunan koşalaşma, belli bir konu çerçevesinde doğaçlama olarak söylenir. Koşalaşmalar 11’li hece vezniyle kavuştaksız dörtlükler halinde, belli bir ezgi bütünlüğü içinde seslendirilir. Bazen mizahi bir anlatım özelliği de taşır. Koşalaşma türküleri en az iki kişi arasında icra edilir. Koşalaşan kişi sayısı daha fazla da olabilir.
Koşalaşmaların söylendiği zaman ve mekânlar: Şenlikler (gece toplantıları, sıra geceleri, asker uğurlama, bahar toplantıları gibi.), Evlenme törenleri (kız görme, kız isteme, nişan, erkek kınası, gelin hamamı, düğün töreni, gelin övme, gelin uğurlama, gelin alma gibi), İmece yardımlaşma toplantıları (yufka açma, bulgur çekme, salça, pekmez yapma, ekmek etme, ekip biçme, çapa zamanı, hasat ve harman zamanı gibi), Hıdrellez, Saya gezme, bahar ve yaz aylarında gençlerin sokak gezmeleri…
Koşalaşma, ezgisi, konusu ve yapısı bakımından maniden farklıdır.
Yukarda sıraladığımız gibi eskiden yaygın bir biçimde söylenen koşalaşma, maalesef unutulmaya terk edilmiş bir durumdadır.
Emirdağ ağzıyla üç kişi arasında söylenen, yayla konulu bir koşalaşma örneği aşağıdadır:
Birinci kişi İkinci Kişi
Yaylaya gediyom bi havasınan, Yayla yollarından inip gelirken,
Anan bayram yapsın gara yasınan, Azırail, gördüm yılanı yerken,
Hasta oldum geç gelmiyon yanıma, Ben de ganatlandım uçuyum derken,
Dokdur ilaç verdi billur taşınan. Felek gırdı ganadımı golumu.
Üçüncü kişi Birinci kişi
Gangal çiçek açmış başı dikenli, Sarı çiçeğinen donandı dağlar,
Yeni bir yâr sevdim on yedi benli, Yeşil yaprağınan bezendi bağlar.
Bin goyun güderim buzağı çanlı, Nazlı yârim seni gördüğüm gece,
Satarım çanları alırım seni. Yüzüm güler, amma kalbim kan ağlar.
İkinci Kişi Üçüncü kişi
Yaylıya getmiş de yaylıyamamış, Yayla yollarından beri mi geldin,
Hassa işliğini yâr giyememiş, Ötme garip bülbül bağrımı deldin,
Zabahınan erken kakmış yürümüş, Sen de bencileyin ayrı mı galdın.,
Allaha ısmarladık gal diyememiş. Yârden ayrılanlar gelsin yanıma.
Birinci kişi İkinci Kişi
Yaylalar içinde Çiğillipınar, Yaylalardan endim geldim yol deyi,
Başına varmadan ellerim donar, Kertigeni kokuladım gül deyi.
Dünyanın malını bana verseler, Arkadaşlar bennen dalga geçiyo,
İstemem malı ille nazlı yâr. Sevdiğini alamadın öl deyi.
Üçüncü kişi Birinci kişi
Yayladan geliyom elim boş değil, Önüne guşanmış yandımdan öğnük,
Yar poşu sallama göğnüm hoş değil. İçerim yanıyo yar göynük göynük,
Bir güzeli bi kötüye vermişler, Ana bana bi izin ver böğünnük, Allah da biliyo ona eş değil. Aşıyım dağları buluyum yâri.
Ahmet Urfalı