Farklı ırklara, farklı dinlere, farklı renklere sahip olsak da, birçok ortak noktalara sahibiz. En başta gelen ortak noktamız aynı dünyada, Yaradan’ın müsadesi ile hayata gözlerimizi açmamızdır. Kademe kademe ortak noktalarımızı göz önüne alacak olursak bir diğer ortak noktamız ise “insanız.”
Bu ortak noktalarımızı çoğaltabiliriz lakin fazla uzatmadan dünyanın küçük bir köy kadar ulaşılır ve insanlığın bir birine her daim ihtiyacı olduğunu iyice kavramamızı belirtmek elzemdir.
Bu baptan halimizi beyan edecek olursak, bütün devletlerin ve insanlığın yeniden kendisine çekidüzen verip komşu haklarını insan haklarını devletlerin birbirleri ile olan haklarını gözden geçirmesi zaruriyet arz etmektedir.
Hiçbir canlı ebedi değildir. Hayatta isek mutlaka ölümlüyüz. Dünyada ne oluyorsa mutlaka bir sebebi, bir müsebbibi vardır.
Azrail çıkıp karşımıza, bir hemcinsimiz gibi ben geldim buyur gidiyoruz dünya aleminden ahiret alemine demez.
İnsanın ahiret yolculuğuna çıkmasına bir sebep bir müsebbip halk edilerek hatatının noktalanması ve faniliğin kaçınılmaz olduğu malum. Bir trafik kazası bir kanser hastalığı ismi malumumuz olan bir çok hastalık nefesimizin son bulmasına vesile olabilir.
Yaşadığımız asrın vebası bir çok insanın dünyaya gözlerini yummasına bir sebep. Bu sebeple hayatlarınıı kaybedenler hakkında, bu hayatlarını kaybedenlerin aileleri hakkında itici bir tutum takınmadan bizden birileri olduklarını hiç mi hiç unutmamalıyız. Çünkü hiç kimse hastalığı para verip satın almıyor. Hiç kimsenin, ben bu ve benzeri hastalıklardan muafım deme gücü yok. Bu dünya büyük bir gemi, o gemideki ahiret yolcuları hepimiziz. Bu gemiden bazılarımız bu gün bazılarımız yarın mutlaka ahiret istasyonunda ineceğiz.
Bu sebeple ailden birisini kayben ailelerde hiçbir zaman kendilerini suçlu hissetmemeliler. Haberlerde bu hastalıktan vefaat edenlerin ismi geçince aile fertleri kesinlikle bizim ailede oldu yeisine kapılmamalı. Zikrettiğimiz gibi hiç kimse bir hastalığı para verip almıyor. Bir zamanlar kanser hastalığı olanların hastalıkları saklanırdı oysa kimin ne zaman neyle karşılaşacağı belli degildir. Allah c.c. kurtlarla Hz.Eyyüb Peygamberin sabrını sınamadımı.
Bizlere düşen telefon vesair iletişim araçları ile ailelere başsağlı, sabır, dillerimizin döndüğü kadar telkinlerde bulunarak beden olarak yakın olamasak da kalben yanlarında olduğumuzu hissettirmeliyiz.
Gene bizlere düşen bulunduğumuz ülkerin devlet yetkililerinin ve en önemliside sağlık çalışanlarımızın önerilerini dikkate alıp bu salğın hastalığının daha çok yayılmaması için ailemizi kendimizi mümkün mertebe izole etmeye çaba göstermeliyiz.
Haberlerden vesair sosyal ağlardan duyduğumuz vakaları küçük çocuklarımızın yanlarında ve kronik hastalarımızın yanlarında sık sık dile getirerek korkularla onların piskolejilerini etkilememeye gayret göstermeliyiz. Zaman birlik zamanı komşun hangi ırktan hangi dinden olursa olsun balkondan bir el salla pencerenden gülücükler saç. Morelleri bozuksa bedensel mesafeni koruyarak gündem dışı konulardan söz açarak morel empoze et.
Kaldığın evinde hijyene dikkat ederek oyunlar tertiple ailene morel empoze et. İbadetlerinde öncekinden de titiz ol, insanlık için dua et.
Kişinin kendisinden ziyade başkaları için ettiği dua eftaldir. Düşünsenize herkes bir başkası için dua etse. Siz bir başkasına, bir başkası size. Böylece hepimiz birimiz, birimiz hepimiz bu demek olsa gerek. Hatta duanıza hiç sevmediğiniz birinin tutulduğu dertlerden, müptelası olduğu zararlı alışkanlıklarından kurtuluşunu istemenizle başlayın ki kalplerinizdeki hasettlik hastalığınız da son bulsun.
Gıda üzerine bir işletme sahibi isen sakın ha sakın fırsatı ganimet bilerek fahiş fiyatlar ile bencillik etme. Bencillik şeytandandır. Bir virüs tebelleş olur fırsatı ganimet bildiğin, birine bin katmak istediğin varlığın bir deprem ile bir felaket ile yer ile yeksan olur yada başkalarına ganimet olur.
Hekimleri dinliyoruz bütün hekimler dikkatleri bir noktaya çekiyorlar. Temizlik temizlik temizlik. Elbette temizlik. Son Peygamber Hz Muhammed s.a.v. Efendimiz demiyor mu “Temizlik imandır” diye.
Peki bir şey dikkatinizi çekmiyor mu..?
Çekmiyorsa çekmeli.
“Su”
Ellerinizi sık sık yıykayın diyor hekimler. Sık sık su için diyor hekimler. Şimdi gelelim asıl mevzuya; su nimetinin hayatımızda ki yeri bu kadar önemli iken nimete şükürsüzlük niye, nimeti israf niye. Açılır musluklar haddinden ziyade bir duşa girsek çıkmayı bilmeyiz. Birçok sektörde saatlerce tonlarca su harcanır hatsizce. Bilge zatlar dan işittiklerimiz kitaplardan okuduklarımız kadarıyla ilerleyen yıllarda su sıkıntıları yaşananacak, savaşlara yol açacak denir. Peki neden hor kullanırız elde olanı. Bizden sonrakileri düşünmeyiz, dünya bizimmiş gibi. Bakın bu malum korona virüsü döneminde yasaklardan dolayı çıkamadığımız mekanlarda daha önce çıktığımız o özlenen mekanlarda dostların yanı sıra hiç sevmediğimiz insanı bile ara olduk.
Hiçbir şeyi israf ederek hiç bir şeyi hor görerek heba etmemeliyiz.
Devlet yetkililerini sağlık çalışanlarını böyle sıkıntılı bir dönemde sakın ha sakın cahilce söylemler ile yermeyelim. Bu yetkililerde insan bunlarda beşer, her şey her istediğin zamanda hop deyi oluvermiyor. Herkes üzerine düşeni yerine getirmeye çalışmalı. Konunun uzmanları evde kal diyorsa evde kal, atlattık hamd olsun dendiği gün bu sokaklar yine bizimle güzel olacak İnşallah.
Ülkelerin sağlık bakanlıklarından ricamız hastalıktan vefat edenler kadarda iyileşen hastaları ekranlara taşıyıp evde kalanlara morel empoze etmeleri yoksa her hastalanan ölüyor anlamı taşımamalı ekranlarda. Psikoloji bozukluklarına yol açılmamalı.
Ya Rab bir dert sardı cihanı,
Sen esirge biz günahkarları,
Sebep halk et yeni Lokmanları,
Aciziz Lûtfuna sığınıyoruz.
Zaman geldi azdık sayıp sevmedik bir birimizi. Zaman geldi unuttuk dünümüzü. Zaman geldi şatafatlı hayat hoş geldi nefsimize. Zaman geldi suizanlarla yerdik bir birimizi. Hiç kimse kendinde aramadı eksiği, hep başkasını koyduk baktımız aynaya oysa sûret kendi sûretimizdi aynada.
Boşuna değil veba
Gören gözün hakkı var demedik,
Ne yedik içtikse sosyal aga yükledik,
Yağmasakta klavye ardında gürledik,
Boşuna değil cihanı saran vaba.
Araba aldık eşek aldık medyada,
Mezara vardık, döşek serdik medyada,
Kuyu kazdırıp sadaka verdik medyada,
Boşuna değil cihanı saran veba.
Yoksul evlemezken zengin üç boşar,
Ağam iftarı hiltonda şeratonda açar,
Anaya ataya selam vermez kaçar,
Boşuna değil cihanı saran veba.
Gösteriş için foto,Kabe’de tavafta,
Düğün dernek dolaşırken her hafta,
Doğum gününde keserken pasta,
Boşuna değil cihanı saran veba.
Sürgün edilirken evinden mazlum,
Filim değil sahile vuran körpe kuzum,
Haktan yana değilse gazetedeki yazın,
Boşuna değil cihanı saran veba.
Komşu komşudan olmazsa menmun,
Laf başı ana avrat edilirse yemin,
Tokatlar Yaratan kayar kuru zemin,
Boşuna değil cihanı saran veba.
Bir yan ağlarken bir yan gülerse,
Tohum saçmadan mahsul isterse,
Zalimin dua’sına amin denilirse,
Boşuna değil cihanı saran veba.
“Kurunun yanında yaşta yanar” der atalar,
Helal varken haramla doldu mazalar,
İşlenen günaha ortak edilir yarasalar,
Boşuna değil cihanı saran veba.
İnsanlığı yitirenden gelmez hoş seda,
Karnı doyunca liderine söver teba,
Doldur boşalt sığmaz hiç bir kaba,
Boşuna değil cihanı saran veba.
Alay edilir deli ile güleriz hep beraber,
Sabrı şükrü unuttuk sorgulanır kader,
Abdil’im Alimden önde yürür cahiller,
Boşuna değil cihanı saran veba.
Abdil Göktekin