Geçtiğimiz yıl, benzinli araçların satışı, vergilendirmenin artık eskisi kadar elverişli olmayan, özellikle de solunum sistemi için zararlı olan dizel partikül emisyonları nedeniyle dizel araçlara kıyasla büyük bir artış yaşadı. Geçen yıl satılan dizel araçlar sadece yüzde 35 civarında oldu, oysa on yıl önce bu seviye yüzde 80’lerdeydi.
Ancak benzinli motorların daha fazla tüketmesi, salınan CO2 miktarını daha da fazlalaştırdığı belirlendi ve değer verilen benzinli motorların küresel ısınmanın en büyük zorluğunu karşılayan son çözüm olmadığı anlaşıldı.
Konu hakkında Belçika basınına açıklama yapan iklim uzmanı ve UCLouvain profesörü Jean-Pascal Van Ypersele, “Hem CO2 emisyonları hem de ince parçacık emisyonları ile mücadele etmek önemlidir. Tartışma konusu benzinli veya dizel otomobiller arasındaki tercihte değil, toplumda arabaya verdiğimiz önemdedir.” dedi.
Şimdi otomotiv sektörüne göre çözüm ancak motor türlerini çeşitlendirerek bulunabilir: elektrik, gaz, hidrojen ve her zaman benzinli veya dizel, kullanımına göre seçilebilmeli. Ancak iklim uzmanına göre tek bir seçenek var. O da araba sayısını sınırlandırmak ve toplu taşıma araçları gibi alternatiflerini geliştirmek.
Günümüz dizel motorları on yıl öncesine kıyasla yüzde 95 daha az ince parçacık üretiyor
En son teknolojiler bir aracın ürettiği kirliliği azaltsa da, şartlar araçların yenilenmesine el verişli değil.
Araba profesyonellerinin konfederasyonu Traxio’nun Genel Sekreteri Serge Istace’a göre trafiğe kayıtlı araçların yaşlı olması önemli bir sorun teşkil ediyor: “Araçların ortalama yaşı 9 ve bu eski araçları yenilemeye ilgi duymamız lazım. Bugün on yıl öncesine kıyasla bir dizel araç yüzde 95 oranında daha az ince parçacık üretiyor.” diye konuştu.
Cafer Yıldırımer
