“Yanamak, Enemek, Tef’e germek”

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Gün geçmiyor ki tarih tekerrür etmesin. Bir vatandaşın bildiği birde gazetecinin araştırmacının işittiği bildiği vardır. Lakin her şeyin üzerinde devlet ricalinin yaşayıp ayrıntıları ile bildiği vardır.

Hülâsa biraz vakit ayırıp tatihi irdeler memleket ve dünya gündemini takip edersek. Geçmişte oynan oyunların kurulan kumpasların günümüzde de tekrarlarına şahit olduklarımız var.

Biz de yöresel bir söz vardır “İnek almıyo dana gelmiyo”.

Hayvancılıkla uğraşanlar bilir; Af buyrun inekler yeni doğum yaptığında bazıları buzağı’sını emzirmezler tepme ile boynuzunu vurup yavrusunu kabullenmezler. Koyunlar içinde durum aynıdır.

Hayatta herşeyin bir çaresini halk eden Allah c.c. insan aklına tecellisi ilede inekle dananın barışmasında bir çare halk etmiş.

Neyseki bunlar yaşana yaşana tecrübe edildiğinden özellikle yaşlılarımız “yanama” ismini verdikleri yöntem ile inekle danayı, koyunla kuzuyu, keçi ile oğlağı barıştırıp meseleye ağırlıklarını koyarlar.

Büyük baş olsun küçük baş olsun inek ile dana ve ya koyun ile kuzu sakin bir ahıra alınır inek bir yere bağlanır yakınınada bir köpek bağlanır ehil kişide eline bir sopa alır buzağı bırakılır. Bu dörtlü baş başa bırakılır, yavru buzağı anneyi emmek için uzandığında anneden tepiği boynuzu yer.

Ne olacaksa şimdi olur; Ehil kişi ineğin burnuna veya ayak kısmına sopayı sert bir şekilde indirir ineğin hareketliliği ortamı gerer ve köpeği kızdırır, köpeğin havlaması ehil kişinin sopa ile vurması ineği birinci defada olmasada bir kaç denemeden sonra yavrusu ile barıştırır. Bizde buna “ana ile danayı yanama” derler.

Bizlere gerçek tarihimizi öğretmek eğrilerimizle doğrularımızla yüzleştirmek istemeyenler okullarımızda Türkçe dersimizde Bremen mızıkacılarını okuttular.

Tarihimizde o kadar baş tacı kahramanlar, o kadar öyküler, öğüt verici masallar fıkralar varki okuduğumuz ders kitaplarında sadece bazılarının isimleri ve katıldıkları savaşların bir kısmı kısadan geçildi. Dünya ya adalet ile hükmeden ecdada, bizim okuduğumuz dönemlerde (1983) Tarih ve Türkce derslerimizde bremen mızıkacılarına ayrılan sayfa kadar yer ayrılmadı, ki isimlere yer ayrılsa da öze inilmedi.

Günlük yaşamda kaç kelime ile zengin dilimizi kullanabiliyor, dinimizde,kültürümüzde ne kadar tavizsiz dik durabiliyor,birlik olmamız gerektiği yerde ne kadar kenetlenebiliyoruz.

Her yönden güçlü olmalı Ülke. Eğitimde, yerleşimde alt yapıda, sanaide, madden manen, sinemada, kişiliğe kişilik, devlete güç katacak her ne varsa o olmalı.

Geçmişimizdeki filimlerimiz ile günümüzdeki baktığımız bir kaç yıldır oynayan tarihi görsel yansıtan dizi filimlerimiz arasındaki fark yerle gök, imanlı ile imansızın arasındaki fark kadar.

Yıl 1995 askerlik görevi yaptığım kışlamızda camimiz var cami görevlisi üst devremizin tezkereye gitmesi ile göreviminde camiye yakın olmasından 5,6 ay kadar sivil hayatta imam olan asker arkadaşımız gelene denk naçizhane cübbeyi giymek bize nasip oldu.

Konumum tavizzis duruşum itibari ile komutanlarımızın gözünde ayrı bir yerim vardı dolayısıyla en üst rütbelide olsun mutlaka damarıma dokundukları olur komutanlarımızla başbaşa kaldığımızda dini ve siyasi konulara girmişliğim ileri seviyede tartışmışlığım olmuştur. O dönemlerde namaz kılanlara bakışları fikirleri nelerle suçladıklarını burdan anlatmamıza hacet duymuyorum birazcık hafızalarını yoklayanlar bilirler.

Komutanların da dinine bağlı olanı dine ters olanı,sayğılı ve saygısız olanı vardı. Hala yaşıyorsa, ıslah olmayanlar oldu ise Allah ıslah etsin. Neyse bizim namaza alerjisi olan komutanla depocu olmamdan dolayı sık sık bir araya gelmemiz icab ediyor, derken konuyu siyasete ve dine mutlaka getiriyor. Hatta diyor ki, sizin şu kapalı ve sakallılar var ya onları görünce akşam eve varıp birkaç kadeh atıyorum.

Olacak ya bir gün kışla komutanı albay hastalanmış vekaleten yerine dinimize bağlımı bağlı 2 aylığına bir kışla komutanı geldi, naçiz hane biz imam yeni kışla komutanımız cemaat cami içinde komutan asker çok fark yok gayet mütavazi muhabbetimiz olurdu.

Hani vardı ya bizim müslümanı görünce alerjisi olup eve varınca zıkkımlanan komutan, vakit cuma vakti Cuma namazını kıldırıyorum birinci safta arkamda değerli kışla komutanımızın dibinde bizim şarapçı komutan.

Demem şu ki, yanayacaksın. Baş değiştimi ayak değişiyor. Millet birlik olup karaborsacılık yapanı, milletin hakkı için birlikte olmayan devletin sırrını başka devletlere aktaran siyasi parti liderlerini,kuruluşları,örgütleri yanamalı gerekirse enemeli. Tabanı bir olanın tepesindeki yöneticiler de menfaati bir yana bırakıp vatanımızın, neslimizin geleceği söz konusu olduğunda birlik olmalarını vatandaş olarak biz elzem kılmalıyız toplumdan ülkeden dışlamalıyız.

Hülasa mesele üzerimizde oynan oyunlarsa keçi inadını katır inadını sincap inadını bir kenera atıp gerektiği yerde çözüm için taşın altına elini hiç çekinmeden koymalı. Koymalı ki mevzu parti pırtı olmamalı “ana ile yavru ayrı kalmamalı.”

Tef’e Germeli 

Soğanla sarımsakla oynayanı
Terörle hainle kol kola olanı
Zehrini millete kusanı
Tef’e gereceksin Hak için

***
Dövizi silah gibi kullananı
Düşmana yardakçılık yapanı
Tarihe bin bir hile katanı
Tef’e gereceksin Hak için.

***
Abdil’im fazla söz ahmağa
Kısa kes özettir anlayana
Kem sözlüyü din’e, bayrağa
Tef’e gereceksin Hak için.

Abdil Göktekin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.