Geçtiğimiz günlerde birçok kişi, kısa adı BTMB olan Belçika Türkçe Medya Birliği’nden yaşanan istifaları sosyal paylaşım sitelerinden öğrendi.
Son bir hafta içerisinde, önce Şükrü Sağlam, ardından bendeniz ve son olarak EÖ olmak üzere üç kişi istifasını gerekçeleriyle birlikte BTMB’nin mevcut yöneticilerine sundular.
İstifalarla ilgili BTMB kanadınan henüz herhangi bir şekilde bir açıklama yapılmazken, sosyal paylaşım sitelerinde konuya mutabık olmayanların saçma sapan yorumlarda bulunduklarını gördüm. Birçoğu her zaman olduğu gibi saçma sapan komplo teorilerinden oluşan yorumlar.
Kimilerine göre bu derneği fetö kurdurmuş, kimilerine göre fetöcüler içten yıkmış, kimilerine göreyse bir pasta varmış ve o pasta paylaşılamamış. Artık o pasta hangi pastaneden geldiyse. Pasta vardı da biz mi yemedik? Pastadan söz eden vatandaşın aklı fikri para olduğu için herkesi kendisi gibi para düşkünü zannetmesi gayet normal bir durum.
Bu arada, ucuz kahramanlığa oynamayı sevenler de var. Vatandaşın biri de çıkmış, fetöcülerin fason gazetesinde yıllarca atılan başlığa benzer bir şekilde, “Haklı çıktık” gibisinden bir yorumda bulunmuş. Ucuz kahramanlık, tamamen adı gibi ucuz işte. İnsanın böyle ucuz kahramanlara yorum yapası bile gelmiyor.
2016 yılında büyük bir yankıyla kurulan bu derneğin, aradan sadece iki yıl geçmesine rağmen tel tel dökülmesi ile ilgili ciddi bir açıklama yapılmaması, bazı kendini bilmezlerin abuk subuk yorumlarına neden olacağı belliydi.
Kurulması için çabaladığım ve kurucu üyesi olduğum dernekten istifa ettiğimde, açıkcası hiçbir şekilde bir açıklama yapmayı aklımdan bile geçirmiyordum. Ne var ki, sorumsuz vatandaşların açıklamaları ve BTMB kanadının sessiz kalması, bu yazmıyı yazmama sebep oldu.
Öncelikle şunu iyi bilmek gerekir. 2015 yılında alt yapısını oluşturduğumuz ve 2016 yılında resmi olarak kurduğumuz bu derneğin ana gayesi, Belçika’da Türkçe medyaya katkı yapanları bir çatı altında toplamaktı. Daha önce, buna benzer atılımlar Belçika’da birçok kez yaşanmış ama her seferinde başarısız olunmuş. BTMB aslında bunu gerçekleştirerek bir ilke imza atmıştı. Bu esasen küçümsenmeyecek bir başarıydı.
Böyle bir derneğin oluşması aslında birçok medya mensubunun hayaliydi ve kurulmuş olması, hayalini kuran medya mensuplarının hayalini gerçekleştirmişti. Çünkü bu sayede, birçok kişinin çok sayıda konuda yaşadığı sorunları çözecek, gerektiği zaman sözcü olacak bir çatısı vardı.
Kuruluşunda, dönemin Brüksel Başkonsolosu Ali Barış Ulusoy olmak üzere, çok saydıda siyasetçi ve çok sayıda seçkin davetlilerin katılımıyla görkemli bir resepsiyon yapılmıştı. Ardından birçok önemli makamlara bir dizi nezaket ziyaretleri düzenlenmişti ve yapılan haberler sayesinde tüm dikkatleri üzerine çekmeyi başarmıştı. Öyle ki, herkesin daha sonraki dönemde çok büyük bir beklentisi vardı. Ancak zaman geçtikçe o beklentiler boşa çıktı. Ne olduysa 2017 yılında gerçekleştirilen kongrede oldu. o kongreden sonra, güzel hedeflerle kurulan dernek, hedeflerinden uzaklaşarak, boş bir derneğe dönüşüverdi. 2017 yılında başlayan istifalar 2018 yılında da devam etti.
Peki BTMB neden bu hale geldi?
BTMB’nin neden bu hale geldiğini anlamak için, kurulma aşamasında olduğu günden itibaren bugüne kadar yapılan bazı hatalar zincirine eklenen bazı önemli noktalara dikkat çekmek gerekir.
Bu yapılan hataların bazılarını şu şekilde sıralayabiliriz:
- Kurulma aşamasındayken, tüzüğü oluşturmak için kendinden geçen iki gazetecinin, derneğin kurulmasından sonra istifa edip ayrılmış olmaları. Öncelikle, derneğin kurulacağına dair toplantılar yapılırken, kendini beğenmiş ve kendilerinden başka hiç kimseyi gazeteci olarak görmeyen bu karı koca ikilisi, tüzüğü oluşturmak için hemen zıpladılar. Bu konuda herkesin güvenini aldılar ve tüzüğü oluşturdular. Ancak ilk kongrede, Hüseyin Dönmez’in başkanlığa aday olması bu iki kişinin hoşuna gitmedi ve dernekten istifa edip ayrıldılar. Ancak sorun orada değil. Sorun, her gittikleri dernekten yaka paça kapıya atılan bu kişiler tarafından oluşturulan fason tüzükte oldu. Tüzük, özellikle kongre süresi başta olmak üzere, başkanlık seçiminde ve yönetimin oluşmasında gibi birçok konuda o kadar mantıksız oluşturulmuş ki, derneğin sağlıklı bir şekilde ayakta durmasını engelledi.
- Dernek tüzüğünü oluşturanların, isimleri bölücülerle birlikte anılan gazetecilerin de derneğe üye olmalarını istemeleri. Kurulma aşamasında olduğu bir dönemde, böyle bir konunun iki de bir gündeme gelmesi, çok sıcak tartışmalara neden olmuş ve henüz kurulmadığı bir dönemde bile bazı çatlakları beraberinde getirmişti.
- Gazetecilikle uzaktan yakından alakaları olmayan, hatta isimlerini bile doğru yazamayan bazı raporluların derneğe üye edilmeleri.
- Radyo Gold çalışanlarının derneğe üye edilmeleri.
- Youtube’ye video çekim yapanların üye edilmeleri.
- Başkan’ın 2017 yılında yapılan kongrede, birçok kişiye “Yönetime girmelisin” diyerek, ciddiyetsiz bir yönetimin oluşmasına sebep olması ve bazı eski yöneticileri küstürmesi.
- Gazetciliğe meraklı olan bir vatandaşın, 2017 kongresinde, başkan olmaya çalışması.
- Başkan’ın sürekli bazı kesimlere sebepsiz yere saldırması.
- Başkan’ın kendi sitesinde yayınladığı bir haberde, yayınlanmayacağına dair söz verdiği bir bilgiyi yayınlaması.
- Başkan’ın yönetiminden habersiz bazı işlere BTMB adına imza atması.
- Başkan’ın, “Yoruldum” demesine rağmen, 2018’de tekrar başkan seçilmesi için Ali Cengiz oyunlarına başvurması.
- 20 Mayıs 2018 tarihinde yapılan başarısız kongrede, geri seçilemeyeceğini düşünerek, kongrenin ertelenmesini sağlaması.
Bunlar, derneğin kısacık ömründe yaşanan bazı önemli sıkıntılar. Anlayacağınız üzere, bu derneğin yıkılmasında dışarıdan hiçbir etkenin en basit bir katkısı olmamıştır. Dernek kendi kendine, bazı yöneticilerin, özellikle Başkan’ın ego sorunları yüzünden bu hale gelmiştir. O nedenle, kimse çıkıp “Yok şu sebepten” ya da “Yok bu sebepten” diyerek ucuz kahramanlık numaraları çekmesin, yemezler.
Dernek konusuna dönecek olursak, halis niyetle ve iyi temenillerle kurulan dernek, yörüngesinden öyle bir uzaklaştı ki, iyilik yapacağı yerde birçok kişiye kötülük yapar hale geldi. Hatta öyle bir hal almıştı ki, en sonunda kurulduğu güne lanet ederek, “Keşke kurmasaydık” diyerek istifa etmeyi uygun gördüm. Hakikaten de öyle. Keşke hiç kurmasaydık. En azından birbirimize düşman olmazdık.
Cafer Yıldırımer