“Tarçınlı kek”

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
“Onca sene çalıştım, çabaladım. Patronum bana her türlü işi yaptırdı, ezdi. Tatile gidemedim yıllarca. Çocuklarımın bile nasıl büyüdüğünü anlamadım. Onlara kendi ellerimle doğru düzgün sevdikleri bir tarçınlı kek yapamadım. Şimdi hiçbir şeyden zevk almıyorum. Kimseden takdir görmedim bile. Hatta hergün ölmeyi düşünmeye başladım. Neden uğraştım bu kadar bilmiyorum…”
Hanımlarımızın tıpkı eşleri kadar, hatta bazen daha fazla tam zamanlı çalışmalarını, “özgürlük, bağımsızlık veya kendi ayakları üzerinde durmak” olarak değil, aksine eziyet ve modern kölelik olarak görüyorum. Karşılaştığım çalışan hanımların çoğu mutsuz, yorgun, gergin, sinirli, tahammülsüz… Neden kendimize bu kadar çok zulmediyoruz? Evde boş boş oturmak yerine çalışmaktan keyif alan, veya hayata yalnız yürümek zorunda kalan hanımları ayrı tutuyorum elbette. Ama evine öyle veya böyle rızık girdiği halde, sözüm ona biraz daha fazla konfor için her sabah celladına gider gibi işe giden hanımlarımıza bu sözüm. 
 
Neden kendimize bu kötülüğü yapıyoruz? Anne olup bize ihtiyacı olan yavrularımızı büyütmek, evin tüm işleriyle ilgilenmek, eş olmak… Bunların hepsi başlı başına emek isteyen tam zamanlı işler zaten. “İyi de geçim zor, herşeye para lazım” diyeceksiniz belki. Hayatımıza şöyle bir bakalım. Ne kadar çok kazanırsak o kadar çok harcamıyor muyuz? Daha fazla alış veriş, eve özel temizlikçi, çocuğa özel bakıcı ya da kreş… Aslında kendi kendimize bağımsızca, kimseye eyvallah etmeden pek âlâ yapabileceğimiz görevleri başkalarına devredip, o başkaların maaşını ödemek için ellerin ağız kokusunu, patronlara el avuşturup kahırlarını çekmek zorunda kalıyoruz. Sizce de saçma değil mi bize dayatılan bu düzen?
 
Velhasıl hanımlarımıza tavsiyem şudur: Hayattan keyif almak, güne mutlu uyanmak, çocuklarınıza ve eşinize karşı daha tahammüllü olmak istiyorsanız gereğinden fazla sorumluluklar altına girmeyin. Part time (yarım zamanlı) işler tercih edin, önceliğiniz aileniz olsun. Ne yapalım? Belki bi Louis Vitton’dan, bi Benetton’dan giyinemeyeceksiniz, çocuklarınıza pahalı (ve gereksiz) oyuncaklar alamayacaksınız. Ama her sabah evlatlarınızı huzurlu bir şekilde okula uğurlamış olacaksınız, eşinizi yaptığınız tarçınlı kek kokularıyla kapıda karşılayacaksınız…
 
Fena olmaz mı..?
 
Sevgi ve muhabbetlerimle
 
Cemile Tetik

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.