“Kudüs 4 – Hz Musa’nın Medyen’e hicreti”

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Eyeriha dövünedursun Allah (cc), Firavun ve karısı Asiye’nin gözlerini küçük bebeğin nur gibi yüzüyle kamaştırmış. Firavun ve karısı Asiye’nin elleri ayakları tutuşmuş, bebeğin etrafında çoktan pervane olmuşlardı.

Evet, evet, bu çocuk aç olmalıydı. Olsun nasılsa binlerce bebek katledilmişti ve her yer bebeği emzirebilecek annelerle doluydu. Anneler saraya dolduruldu. Birisi girerken, birisi çıkıyor. Fakat bebek hiçbir annenin memesini kabul etmiyordu. Saraya kadar gelip çocuğun ahvalini merak eden Musa’nın ablası, olayları görünce heyecana kapılmış ve bir hışımla olanları annesine anlatıp, saraya çağırmak için rüzgar gibi evine esip gitmişti. Eve hışımla giren abla durumu annesine anlattı ve olayı duyan anne derhal sarayın yolunu tuttu. Çaresiz arayış Musa (as) annesine sıra gelinceye kadar devam etti. Asiye çocuğun ağlaya ağlaya çatlayacağını zannettiği bir sırada, Eyariha anne geldi ve çocuğu kucağına aldı. Memesini yavrucuğuna sunduğu zaman, bebek hemen sarılmış ve karnını doyuruncaya kadarda ayrılmamıştı. Eyariha mutlu, Asiye mutlu, bebekse mışıl mışıl uyuyor. Allah (cc) bir kere va’d etmişti ve Allah (cc) asla va’dinden dönmez. Bu anlattığımız mevzuyu Kuran-ı Kerim de bize şöyle anlatıyor:

“Biz ona (Musa’ya) daha önce gelen süt annelerin memelerini haram kılmış, emmesine engel olmuştuk. Musa’ nın ablası, size, sizin adınıza ona samimiyetle bakacak, onun kefili olacak bir ev halkını haber vereyimmi?… dedi. Böylece onu annesine geri çevirdik. Ta ki annesinin gözleri aydın olsun, mahzun olmasın ve Allah’ın va’dinin gerçek va’d olduğunu bilsin… Fakat insanların çoğu, Allah’ın her şeye kadir olduğunu, dilediği her şeyi yapacağını bilmezler.” Kasas 12-13

Şunu belirtmek isterim ki, Allah inancı tam bağlılık isteyen bir olgudur şek ve şüpheye asla yer yoktur. Allah’ın va’dinden dönmeyeceğini akıldan çıkarmamak ve gelebilecek en ufak bir vesveseyi bile dillendirmeden hemen akıldan söküp atmak gerekir. Tüm bunları anlattıktan sonra inanmalıyız ki, Kudüs bize Allah’ın bir emanetidir ve bu emanet er yada geç sahibini bulacaktır. Peygamber efendimizin (s.a.s) kutsal yolculuğundaki tüm peygamberlere imameti bunun en büyük delilidir. Kudüs İslamındır emperyal güçlerin bunun aksini söylemesi bunu asla değiştirmeyecektir.

Ayette bildirildiği gibi emzirme hadisesiyle başlayan beraberlik devam etmiş Musa’nın mütemadiyen emzirilmesiyle devam edip gitti. Musanın gençlik çağlarına ermesine kadar çok farklı olaylar cereyan ettiysede bunların hepsini burada yazmamız ne yazıkki mümkün değil eğer derinlemesine bilgi vermeye kalkacak olursak konumuzu çok uzatmış olacağız. Hz Musa sarayda rahat ve huzur içinde büyüyüp gitti ve güçlü kuvvetli bir delikanlı oldu ve bu sıralarda Allah (cc) Musa’ya ilim ve hikmet verdi. Hz Musa olaylara artık çok farklı pencerelerden bakıyordu ve daha isabetli değerlendirmeler yaparak hadiseleri kavrayabiliyordu. (Kazancı)

Hz Musa henüz peygamber değildi fakat ferasetle dünyaya bakıyor ve İsrailoğıllarına yapılan zulmü tasvip etmiyordu. Bir gün saraydan dolaşmak için çıkıp gittiği günlerden birinde ıssız bir caddede iki kişinin kavgaya tutuşmuş olduğunu gördü. Adamlardan birisi sarayın aşcısı diğeri ise İsrailoğullarından birisiydi. Aşcı adama saraya odun götürmesi için ısrar ediyor adam ise inat ediyor ve götürmek istemiyordu derken, adam Hz Musa’yı gördü ve Musa’dan yardım istedi. Hz Musa kavga eden iki adam arasına girerek ayırmak istediysede başarılı olamadı. Kavga o kadar çetindi ki, ayırmak ne mümkün. Hz Musa bir hiddetle saray aşcısının göğsüne yumruk vurudu ve adamcağız oracıkta ölüvermişti.

Bu olay sonrası Hz Musa’nın dilinden şöyle dökülüvermişti: “Bu şeytanın işindendir. O, gerçekten şaşırtıcı belli bir düşmandır.” dedi. Elmalılı meali Kasas 15

Olay karşısında üzülen Hz Musa ellerini kaldırıp dua etti: “Rabbim, doğrusu kendimi ziyana uğrattım. Beni bağışla.” dedi Allah da, onu bağışladı. Çünkü, çok bağışlayıcı, çok merhamet edici olan ancak O’dur. Elmalılı meali Kasas 16

Kimin suçlu kimin suçsuz oldugunu tam olarak araştırmadan taraf tutuğu ve bir cana kıydığı için tekrar tekrar tevbe ediyordu ve söyle dedi:”Ey Rabbim,bana lütufta bulunduğun şeyler hakkı için, artık suçlulara asla destek vermeyeceğim.” Elmalılı meali Kasas 17

Kuran dan öğrendiğimiz kadarıyla Hz Musa acele bir tavırla cana kıymanın verdiği teesürle oradan kaçıp saklanır ve olayların yatışmasını bekler zaten kimseler de görmemişti. Olayların yatışmış olacağını düşünen Hz Musa dün olan olayın gerçekleştiği yere gelince, dün kavga edip Hz Musa’nın suça iştirak etmesine sebeb olan adam yine birisiyle kavga ediyor. Hz Musa hiddetlenerek adamın üzerine gidip “Sen hakikaten azgınlığı açıkça belli olan bir kişisin.” dedi. Bu sözleri duyan adam, bu kez  Musa (as) beni dövecek korkusuyla birden bağırdı. Kuran’ın ifadesiyle şöyle dedi:

“Ey Musa, dün bir adam öldürdüğün gibi bu defa da beni mi öldürmek istiyorsun? Fakat ıslah edenlerden olmak istemiyorsun, deyiverdi.” Kasas 18-19

“İyilik et maraz bul” dedikleri böyle bir şey olsa gerek. Ahmak herif onca kalabalığın ortasında Hz Musa’yı ele vermiş ve onu sonu belli olmayan bir yola sokuvermişti. Adamın ağzından dökülen sesler bir anda şehre yayılıverdi. Ne yapacağını bilemeyen Hz Musa, bir süre şaşkın dolaştıktan sonra bir adamın kenisine yaklaştığını gördü. Adam O na “Ey Musa şehrin ileri gelenleri seni öldürmek üzere aralarında müşavere ediyor, plan hazırlıyorlar. Hemen buradan çık git. Hiç şüphe etme ki, ben senin iyiliğini samimiyetle isteyen bir insanım, dedi.” Kasas 20

Birleşip karar alırda emperyal güçler orada kalınır mıydı hiç? Hızla yola çıktı bir yandan da dua ediyordu: “Ey Rabbim, beni zalimlerden meydana gelen bu kavimden kurtar.” Kasas 21

Medyen’e doğru bir yolculuk başlamış ve Hz Musa, uzun bir yolculuğa doğru yelken açmıştı.

Bir dahaki yazımızda devam edeceğiz inşaallah.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.