Son olarak geçtiğimiz günlerde Belçika’nın Anvers şehrinde PKK yandaşlarının skandalı ile yaşanan olay ve Brüksel’de neredeyse her ay düzenlenen miting ve yürüyüşleri örnek gösterebiliriz.
Avrupa’nın diğer başkentlerinden Londra, Paris, Roma, Köln, Stockholm, Bern ve birçok ülkede düzenledikleri mitinglerde sözde barış gösterileri yaptılar ve yapmaya devam ediyorlar.
Başta Almanya ve Hollanda olmak üzere birçok camilere ve sivil toplum kuruluşu merkezlerine yaptıkları saldırılarda yakalanmaları ve ceza çekmeleri için gerekli adımların atılmadığını gözlemlemekteyiz.
Geçtiğimiz günlerde yine Genk bölgesinde bulunan ülkücü ocaklarına hain bir saldırı yapıldı ve aynı bölgeye bu tür saldırıların çok defa düzenlendiğini herkes çok iyi biliyor.
Demokrasi diye haykırdıkları Avrupa’da, insanlar güvende dedikleri Avrupa’da gerçekten biz Türklerin can güvenliği var mıdır? Daha dün çığlıklarımızla boğduğumuz Avrupa’da kendi çığlıklarımız içerisinde mi boğuluyoruz?
Peki bu kadar sahipsiz kalmamızın sebepleri nedir?
Şahsi fikrim sorulacak olursa, bu sebeplerin altında başta konsolosluklarla elçilikler yatıyor.
Devlet büyüklerimizi bazi konularda yeterince bilgilendirdiklerini düşünmüyorum.
Örnek olarak, konsolosluklarımızı arayan kaç tane vatandaşımız, telefonu kapattıktan sonra memnun kalabiliyor?
Veyahut, konsolosluklarda çalışan bazı memurların bizlere karşı tavırları bizleri ne kadar tatmin edebiliyor?
Veyahut, bizlere yapılan saldırılarda kaç tane memur baskına uğrayan derneklere geçmiş olsun ziyaretinde bulunuyor ve bulunmuştur?
Amacım kesinlikle kalp kırmak, kalpsizce eleştirmek değildir. Sadece demokratik şartlar içerisinde fikirlerimi beyan etmektir. Ayrıca halkımızın şikayetlerini kamu oyuna duyurmaktır.
Bizler isteyerek veya istemeyerek Avrupa’da yaşamaktayız. Ama ne yazık ki, git gide kendimizi yalnızlaşmış hissediyoruz.
Rabbim başta devletimizin, devlet büyüklerimizin, milletimizin, acı çeken, soykırıma uğrayan Müslüman kardeşlerimizin yardımcısı olsun.
Saygılarımla,
Onur Akpınar
onur.akpinar@outlook.com