(AA) – Lübnan, bölgede yaşanan savaş ve zulümden kaçanların sığınağı olmaya devam ediyor.
Birçok etnik ve dinsel topluluğu barındıran Akdeniz’in resmi olarak yaklaşık 4 milyon nüfuslu ülkesi Lübnan, 2 milyondan fazla mülteciyi topraklarında barındırıyor.
Baskı, katliam ve zulme uğrayan toplum ve topluluklar için de sığınak işlevi gören ülke, resmi olmayan verilere göre yaklaşık 1,5 milyon Suriyeli ile 500 binden fazla Filistinli mülteciye ev sahipliği yapıyor. Lübnan için bu rakam, nüfusunun yarısı kadar sığınmacıyı barındırmak anlamına geliyor.
Kısıtlı imkanlar dolayısıyla mülteci sorunu, yetkililer tarafından “patlamaya hazır bomba” olarak değerlendiriliyor. Çeşitli olumsuz koşullara rağmen Beyrut yönetimi yine de kapılarını mültecilere kapatmıyor.
Mültecilerin kesin rakamı belirlenemiyor
Öte yandan, mülteciler Türkiye’de olduğu gibi belirli bölge ve kamplarda yaşamadıklarından ülkedeki sığınmacıların kesin sayısı bilinmiyor.
BM verileri 1 milyon 17 bin 433 Suriyeli mültecinin Lübnan topraklarında yaşadığını gösterse de Beyrut yönetimi bu rakamın 1,5 milyona yakın olduğunu ifade ediyor.
Yine BM verilerine göre ülkede 450 bin Filistinli mülteci yaşıyor. Lübnan makamları, BM’nin verdiği bu rakamların da gerçeği yansıtmadığını, ülke topraklarında 500 binden fazla Filistinli mültecinin bulunduğunu kaydediyor.
Filistinliler, “El-Biddavi, Burc el-Beracine, Sabra ve Şatilla, Ayn el-Hilve, Nehru’l-Barid, Raşidiyye, Burc eş-Şemali, El-Bas, Vifel, Mie Mie, Dbaye ve Mar İlyas” mülteci kamplarında yaşıyor.
İç güvenliğin Filistinli gruplar tarafından sağlandığı, girişinde ve çevresinde Lübnan askerlerinin görev yaptığı mülteci kamplarındaki altyapı yetersizliği dikkati çekerken, elektrik ve su sıkıntısının had safhada olduğu görülüyor.
Labirent şeklindeki daracık sokakların bulunduğu kamplarda, özensiz biçimde çekilen elektrik kablolarının ölümcül kazalara yol açtığı belirtiliyor.
Komşu ülkelerdeki mültecilerin haklarına sahip olamadıkları için Lübnan’daki Filistinlilerin yaşam koşullarının Gazze veya Batı Şeria’dakilerden daha kötü olduğu savunuluyor.
Son yıllarda insani yardımların daha çok Suriyeli mültecilere yönlendirilmesi dolayısıyla yardımlardaki azalmanın Filistinli mültecileri iyice zor duruma soktuğu ifade ediliyor.
Filistinlilerin 70 yıllık dramı
Göçün üzerinden 70 yıl geçmesine rağmen hala Lübnan vatandaşı olamayan Filistinli mültecilerin dramı yürek burkuyor.
Siyonist örgütlerin terör eylemleri sonrası BM’nin 1947 yılındaki Arap ve Yahudi devletleri “Taksim Planı”yla evlerini, yurtlarını terk etmek zorunda kalan Filistinliler, sığındıkları yıldan günümüze kadar birçok temel insani haktan yoksun olarak yaşıyor.
Nüfus yoğunluğu dolayısıyla Filistinlilerin vatandaş kabul edilmeleri halinde siyasi dengeleri bozabileceği endişesinin bu durumda etkili olduğu öne sürülüyor.
Daha çok altyapının bulunmadığı ülke genelindeki 12 kampta zor koşullarda hayatlarını idame ettiren Filistinlilerin, çıkarılan yasayla 2001 yılından itibaren mülk edinmelerine izin verilmiyor.
İşsizlik temel sorun
Lübnan’daki Filistinli mültecilerin başlıca sorunu olarak işsizlik gösteriliyor.
Çok sayıda iş kolunda çalışmaları yasak olan Filistinli mültecilerin dolmuş şoförlüğü bile yapmalarının yasal olmadığı öne sürülüyor.
Devlet okulunda öğrenim görmelerinin mümkün olmadığı gibi öğretmen olarak çalışmalarının da imkansız olduğu kaydediliyor.
Filistinli bir doktorun sadece mülteci kampı içinde mesleğini icra edebildiği, bu nedenle fırsatını bulanların Körfez ülkelerine çalışmaya gittiği ifade ediliyor.
Öte yandan, Filistinliler kampların dışında gayrimenkul satın alamıyor. Sahip olunan gayrimenkul de miras olarak eş ve çocuklara devredilemiyor.
Hizbullah’ın ağırlığı
Ülkede Hizbullah hareketinin ağırlığı hemen her alanda hissediliyor.
Örgütün Lübnan ordusuna oranla “ezici askeri güce” sahip olduğu ileri sürülüyor.
Yardım kuruluşları, hastaneler, emniyet teşkilatı, okullar gibi kurumlarıyla devlet içinde devlet izlenimi veren Hizbullah örgütünün üyeleri daha çok Beyrut’un Dahiye bölgesinde ikamet ediyor.
Bu bölgenin hemen yanı başında Filistinli mültecilerin yaşadığı Sabra, Şatilla ve Burcu’l-Beracine kampları bulunuyor.
Dahiye modern kent yaşam ve koşullarına sahipken, çevre kamplardaki sefalet ve yoksulluk dikkati çekiyor.
Öte yandan, kamplarda bile İslami Cihad ve Hamas gibi hareketler arasında dahi derin anlaşmazlıkların bulunduğu belirtiliyor. Buna göre hemen her grubun kampta bir bölgesi ve nüfuz ettiği alan bulunuyor. Zaman zaman meydana gelen çatışmaların bu gerilimin sonucu olduğu vurgulanıyor.
Uzmanlar, “Lübnan genelinde gözlem yapma fırsatı bulanlar için Ortadoğu’yu anlamanın en kısa yollarından birinin bu ülkeyi tanımak” olduğu görüşünü paylaşıyor.
“Yaklaşık 6 milyon Filistinli mülteci”
Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı’na (UNRWA) göre yaklaşık 6 milyon Filistinli mülteci statüsünde yaşıyor.
UNRWA kayıtlarına göre mülteci statüsündeki 5,9 milyon Filistinli’nin yüzde 24,5’i Gazze, yüzde 17’si Batı Şeria, yüzde 39,1’i Ürdün, yüzde 10,6’sı Suriye ve yüzde 8,8’i ise Lübnan’da yaşıyor.
Lübnan’dan yardım çağrısı
Mülteci sayısının son yıllarda önemli oranda artması ve bazı Avrupa ülkelerinin mültecileri kabul etmemesine tepki gösteren Lübnan yönetimi, zaman zaman dünyaya yardım çağrısında bulunuyor.
Yetkililer, Suriyeli mülteci krizinin uluslararası toplumun desteği olmadan çözülemeyeceğini belirterek, “Lübnan Hükümeti olarak yeni istihdam alanları oluşturmaya çalıştıklarını, terörle mücadelenin önemli kısmının, işsizlik nedeniyle bunalımda olan gençlere iş imkanı sağlamak olduğunu ancak BM başta olmak üzere uluslararası destek ve iş birliği olmadan bu krizin çözümünü sağlayamayacaklarını” vurguluyor.
Yapılan araştırmalara göre, 2012 yılında yüzde 11 olan işsizlik oranı, Suriyeli mültecilerin ülkeye gelmesinin ardından geçen yıl yüzde 25 seviyesine ulaştı.
Mülteci İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Muin el-Merabi, yaklaşık yarım milyon Filistinli mültecinin yaşadığı Lübnan’a 1,5 milyon Suriyeli mültecinin gelmesinin, ülkede ulusal ve sosyal krize neden olduğunu kaydetmişti.
Lübnan’da 1932 yılında yapılan sayıma göre nüfus yaklaşık 4 milyon olsa da günümüzde bu sayının 5 milyon civarında olduğu ifade ediliyor.