FETİHCE Uluslararası Sosyal Projeler Derneği Başkanı ve Proje Danışmanı Fetih Feytullah Coşkunsu, Kanal Avrupa’da Gazeteci Hüseyin Dönmez’in hazırlayıp sunduğu Belçika Gündemi’nin canlı yayın konuğu oldu.
Belçika Gündemi’nde bu hafta, ‘Avrupa’daki Türk Sivil Toplum Kuruluşlarının durumu’ konuşuldu. Programa konuk olan STK Proje Danışmanı Fetih Feytullah Coşkunsu; “Avrupa’da yaklaşık 129 ayrı milletten insanın yaşadığı ülkelerde yaşamak bir nimettir! STK’larımız bunun idrakına varmalı ve her milletten, hayırdan yana, insanı merkeze alarak faydalanmayı ve toplumumuzu faydalandırmayı bilmelidir..” dedi.
Programın akışında sıkça Avrupalı Türkler’in yerli Avrupa halkıyla empati kurması gerektiğine işaret eden Coşkunsu; “Avrupa’daki siyasi ve toplumsal hadiselere bir çok zaman sessiz kalan toplumumuz, konu Türkiye olunca, sokaklara iniyor. Elbette konu vatan/millet olunca demoktratik bir hak olan protestolar da yapılmalı. Fakat Avrupa’nın da bir parçası olduğumuzu ve yıllardır bu topraklarda yaşadığımızı unutmamamalıyız. Düşünsenize, ellerde bayrak sokağa çıkıldığında sloganlar bile Türkçe atılıyor. Yerli Avrupalıların bazıları bu durumdan ürküyor, bazıları da ‘Türkler yine bir maç mı kazandı da sokağa indi?’ diye soruyor. Kısacası sokağa çıksak da, mesajımız halk düzeyinde anlaşılmıyor ve medya bu durumu istediği yönde istismar etme fırsatı buluyor. Bu durum yazık bir durum. Ennihayetinde başka milletlerden oluşan kapı komşularımız, gelişmeleri o ülkenin yerel medyasından dinlediklerinde, Avrupalı Türkler hakkında ister istemez negatif bir izlenime sahip oluyorlar. Hak verelim veya vermeyelim, onları da anlamamız gerekiyor.” dedi.
“STK’larımız, Avrupa’da Türkiye’nin temsilcisi olmaktan ziyade, evvela Avrupa’da yaşayan Türklerin ve diğer toplulukları faydasını gözeten, insanı ve insanlığı merkeze alıp Avrupa Toplumunun tamamına yararlı, Avrupa’ya taze kan olmak üzere güçlü kurumlar haline gelmelidir.” diyen Coşkunsu, STK’ların Avrupa’da doğup yetişen yeni nesli de dikkate alması ve ‘gönüllerin fethini’ gerçekleştirmek için geleceğe odaklanması gerektiğini söyledi.
Proje Danışmanı Fetih Feytullah Coşkunsu’nun programda değindiği konulardan başlıklar:
“STK’lar gelecek nesillere yatırım yapmalı”
“STK’larımız gelecek nesil yatırımı yapmayı ihmal etmemeli! Önümüzdeki 25 yılın, 50 yılın hesabını yapmayan STK yöneticileri bir kaç dönem poz olurlar, daha sonra toz misali yok olurlar.. Tarih hep göstermiştir ki, nesil derdi olmayan yöneticiler, zamanla ‘rezil’ olmaktan öteye bir yol alamamışlardır..
Avrupa’da şuan 3 ayrı ‘nesil farkı’ yaşıyoruz, hatta 4cü nesil farkını da yavaş yavaş görüyoruz.
Bu durumda, Avrupa’da, israrla sadece Türkiye odaklı düşünmek hata olur! Farkında olmalıyız ki, 50 senedir bulunduğumuz Avrupa topraklarının bizim maneviyatımıza, bizim kültürümüze ve her sahada ‘insanı merkeze alan’ gönül fetihlerine ihtiyacı var.
Siyasi çatışmalar, Avrupa’da topluluklar arası muhabbetimize ve Avrupa Türk Toplumu olarak gelişmimize ‘engel’ boyutuna getirilmemelidir.”
“Avrupalı Türkler yeni bir vizyon belirlemeli”
“Avrupa’da bulunan STK’larımız bir an evvel yeni bir vizyon belirlemeli!
1ci neslin vizyonu genel anlamda: Çalışmak ve ekonomik yatırımlarını Türkiye’ye yapmaktı. 2ci neslin vizyonu genel anlamda: Çalışmak, okumak ve hem Türkiye’ye hem de Avrupa’ya ekonomik yatırımda bulunmaktı. Bunları yaparken elbette toplumun sosyal yaşantısını rahatlatmak adına bir çok vakıf, cami ve dernekler kurma ihtiyacı vardı.
Fakat bugün görüyoruz ki, zamanında toplumumuzda cereyan eden ‘problemleri çözmek için’ kurulan STK’lar, zamanla topluma ‘problem olmaya’ başladı! Bu ayrıntıyı gözden kaçırmamak gerekir..”
“Biz artık gurbetçi değil, Avrupalı Türkleriz”
“Artık ‘gurbetçi’ deyimlerini ve ‘gurbetçilik’ üzerinden yürütülen mağdurluk edebiyatını kenara bırakmak zorundayız! Kabul edelim veya etmeyelim: 50 yıllık bir zaman zarfında Avrupa’da Türk olan, fakat Türkiye’deki Türklerden farklı düşünen, farklı davranan, farklı yaşayan bir nesil, bir Türk Topluluğu oluştu.
Kısacası ‘Avrupalı Türkler’ dediğimiz bu nesli es geçersek, Avrupa’da toplumsal düzeyde gelişmemiz zarara uğrar. STK’lar ve Sosyal Sorumluluk üstlenen Firma sahipleri olarak bu konuda hedef kitlemizi sağlamlaştırmalıyız.”
“Tüzüklerine riayet etmeyen STK’lar kaynak alamıyorlar”
“Derneklerimiz, tüzüklerine riayet etmeyi bilmeli! Sadece para odaklı çalışan STK’lara dönüşmekten kaçınmalıyız. Tüzüklerine binbir türlü faaliyet alanı yazıp da, 10’da 2’sini yapmakta zorluk çeken, hatta o konuda hiç bir ilgi alakası olmayan dernekler var.
Bu durumu, içinde bulunduğumuz Devletlerin bakanlıkları, kurumları da görüyorlar. Böylece bizlere olan güvenleri, itimatları zedeleniyor ve bir çok sosyal sahada maddi ve manevi yalnız bırakılma notkasına getiriliyoruz. Daha doğrusu, günübirlik çıkarlar uğruna toplum olarak kendi kendimize bu duruma düşürüyoruz.
Yeni nesil STK yöneticilerimiz bu hataları idrak etmeli ve her sahada ayrı ayrı ‘uzman’ olmak için çaba sarfetmelidir.”
“Irkçılıkla mücadele, ancak gönülleri fethederek olur”
“Avrupa’da siyasi ırkçılık; toplumda birbirine yabancılaşan topluluklardan dolayı hız kazanıyor! ’50 senedir Avrupa’dayız, fakat bizi bir türlü anlamadılar’ demek yerine, samimi bir özeleştiride bulunup ’50 senedir Avrupa’dayız, fakat nasıl oluyor da kendimizi hala niçin hakkıyla ifade edemiyoruz?’ sorusunu sorabilmek bize bir çok sahada kalite katacaktır.
Bu, kabullenme veya kabul edilme kısmı; siyasi kavgalardan uzak, tamamen toplumsal düzeyde, halk düzeyinde ele alınması gereken bir meseledir..
Kendi kendimize soralım, kaç tanemiz bizden farklı bir millette olan komşularımızla irtibat halindeyiz? Kaç tanemiz birebir komşularımızın hatrını sorup, derdiyle ilgileniyor?
Avrupa’da, bulunduğumuz ülkelerde, farklı bir milletten olup da yanıbaşımızda yaşayan komşumuzla irtibatımız, muhabbetimiz olmassa, onlar da, bizler de birbirimizi sadece medyadan takip edersek, siyasetin malzemesi olmaktan öteye gidemeyiz.
Toplum olarak her an, her yerde siyaset odaklı düşünmeye başladık! Oysa toplumu şekillendiren siyasetçilerden çok, siyaseti şekillendiren topluluklara ihtiyaç var Avrupa’da. Irkçılıkla mücadele, ancak ‘gönülleri fethederek’ olur!
Bu konuda toplum şuurunu benimseyen siyasetçiler, şuurlu dernek yöneticileri, şuurlu işadamları ve şuurlu toplum insanları yetiştirecek STK’lara muhtacız.”
* Programı izlemek için video-link: