(AA) – Avrupa ve ABD’de aşırılığa karşı çalışmalarıyla tanınan, İngilizce ve Arapça olarak kaleme aldığı, DEAŞ’ın argümanlarını çürütmeye yönelik eserleriyle dikkatleri üzerine çeken Suriyeli alim Muhammed El-Yakubi, DEAŞ tipi terör örgütlerinin referans aldığı noktaların doğru kabul edilemeyeceğini, İslam’ın bir adalet, hikmet ve merhamet dini olduğunu belirtti.
Türkiye’ye çeşitli konferanslar vermek ve programlara katılmak üzere gelen El-Yakubi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, DEAŞ hakkındaki karşı çıkmaların askeri müdahale veya içi boş propagandadan ibaret olduğu görüşünü ifade ederek, “Halbuki insanların bu hassas konuda sağlıklı bilgilere ihtiyacı var.” dedi.
Bu örgütlerin, kendi ideolojilerini desteklemek için Kur’an-ı Kerim’in ayetlerine ve Hazreti Peygamber’in hadislerine ve bazı fıkıh metinlerine atıf yaptığını belirten El-Yakubi, “Dolayısıyla bununla baş edebilmek için çok hassas, detaylı referanslar içeren ciddi bir çalışma yapmak gerekiyor. İşte bu çerçevede ben de yazdığım “Refuting ISIS: A Rebuttal Of Its Religious And Ideological Foundations” (DEAŞ’a Reddiye: Dini ve İdeolojik Temellerinin Çürütülmesi) isimli eserde bu amaca katkıda bulunmaya çalışıyorum. Şüphesiz tek başına bu kitapla tüm problemi çözemeyiz. Bunun yanında daha pek çok çalışma yapılması gerekir.” şeklinde konuştu.
Kitabının ilk baskısının tükenmesi üzerine ikinci baskı için yaptığı çalışma sonucu kitabının iki katı hacme ulaştığını anlatan El-Yakubi, gayrimüslimlerin İslam’ın düşmanları olduğu yönündeki iddialar bulunduğunu, kitabında bir gayrimüslim hakkında gıybet etmenin, arkasından kötü konuşmanın dahi yasak olduğuna dair delillere yer verdiğini kaydetti.
“İslam, bir adalet hikmet ve merhamet dinidir”
Muhammed El-Yakubi, sözlerine şöyle devam etti:
“Bir gayrimüslime zarar vermenin bir Müslüman’a zarar vermekten daha büyük bir suç olduğuna, Müslüman olmayan birini haksız yere öldüren kimsenin cennetin kokusunu dahi alamayacağına dair hadis-i şerifler var. İşte bizim alimler olarak bu delilleri detaylı bir şekilde insanlara sunmamız gerekir. Bizim Peygamberimiz bir merhamet peygamberiydi. İslam, bir adalet hikmet ve merhamet dinidir. Bir uygulamanın içinde zulüm varsa o kesinlikle İslam’a ait değildir. Dolayısıyla DEAŞ’ın uygulamalarının 13-14 asır boyunca devam eden İslam anlayışı ile hiçbir alakası olmadığını söylüyoruz.”
FETÖ’nün de dini istismar ettiğine işaret eden El-Yakubi, herhangi bir ülkede dini metinleri ve hassasiyetleri suistimal ederek istikrarsızlığa, güvenlik zafiyetine ya da kaosa sebebiyet veren her girişimin İslam’a aykırı olduğunu, İslam’ın her yerde düzeni esas aldığını, adil yönetime baş kaldırmayı yasakladığını, bunun tek istisnasının ise Suriye’de yaşandığı gibi, sokağa çıkan sivillerin öldürülmeleri olduğunu ifade etti
El-Yakubi, “Her kim toplumdaki huzur ve güven ortamını bozuyorsa İslam’ın emirlerini açıkça çiğniyor demektir. Hiç kimse sırf güç elde etmek amacıyla asla huzursuzluk çıkaramaz, güvenlik ortamını bozamaz, askeri darbe gibi girişimlerde bulunamaz.” diye konuştu.
“Türkiye gıpta ile takip ediliyor”
Türkiye’nin son yıllarda her alanda başarılar kaydettiğini vurgulayan Muhammed El-Yakubi, Türkiye’de huzuru bozmaya yönelik girişimlere karşı hükümetin ve Türk halkının yanında olduklarını, şu sözlerle anlattı:
“Türkiye, gerek ekonomik güçlenmesi, gerek farklı görüşteki insanların bir arada yaşamasını sağlaması, gerekse din ve vicdan özgürlüğü konularındaki ilerlemeleri ile büyük bir başarı hikayesidir. Bütün bunlar Türkiye’yi dünya planında gıpta ile takip edilen bir pozisyona koyuyor. Bu gelişme kesinlikle sekteye uğratılmamalı. Bazıları huzursuzluk çıkarıp insanların birbirlerine düşmanca yaklaşmalarını istiyor. Bu yalnızca kan dökülmesine ve ekonominin çökmesine sebep olacaktır. Biz böyle bir şey ister miyiz? Asla! Peki, Allah böyle bir durumdan razı olur mu? Kesinlikle hayır. Bizim kesinlikle istikrarı ve barışı desteklememiz gerekir. İslam’a ve Türk halkına büyük hizmetlerde bulunan ve demokratik yöntemlerle seçilmiş olan hükümetin yanında olmalıyız.”
3 milyon Suriyeli sığınmacının Türkiye tarafından kabul edildiğini hatırlatan Yakubi, sığınmacıların Türkiye’de sağlıklı ve şerefli bir biçimde yaşadığını, Türkiye’yi sıcak bir yuva olarak gördüklerini, Türkiye’nin sığınmacılara yardım hususunda ciddi bir gayret sarf ettiğini aktardı. Muhammed El-Yakubi, “Bizim bu noktadan sonra Suriyelilerin mülteci olarak yaşamaya devam etmeleri değil, kendi vatanlarına dönebilmeleri için çalışmamız gerekir. Sizi temin ederim, ülkelerinde güven içinde olacaklarını bilseler Suriyelilerin neredeyse tamamı derhal evlerine dönmek isterler. İnsanın kendi vatanı gibi olur mu.” dedi.
“Siyasi bir zeminde mücadele verilirse rejim 6 ay bile dayanamaz”
Suriye’de yürürlüğe giren ateşkes kararının halkın faydasına olduğunu söyleyen El-Yakubi, ateşkes ihlalleri konusunda dikkatli olunması için uyarılarda bulunarak, sözlerini şöyle tamamladı:
“Bu ateşkesin ihlal edilmemesi için gelin gözlemciler gönderelim ve durumu kontrol altına tutalım. Zira Suriye halkı çok uzun bir zamandır, yaklaşık yarım milyon can kaybederek büyük bir bedel ödedi. Yaralıları ve sakat kalanları saymıyorum bile. Yaşanan, bu yüzyılın en büyük trajedisidir. O yüzden ateşkesin, meseleyi askeri bir düzlemden siyasi bir düzleme taşımak için iyi bir başlangıç olduğunu düşünüyorum. Burada şunu da söyleyeyim; eğer şiddet içermeyen bir siyasi mücadele verilirse rejim buna 6 ay bile dayanamaz.”
Muhammed El-Yakubi kimdir?
Yakubi, 1963’te Şam’da dünyaya geldi. Şam Emevi Camisi’nde imamlık ve vaizlik yapan bir ailede büyüdü. Hanefi fıkhı ve hadis alanında uzmanlaştı. Suriye’deki ilim çevrelerinde popüler bir kişi haline geldi. Gothenburg Üniversitesinde şarkiyat çalışmaları Arap edebiyatı alanında doktora yaptı. İngilizce, Arapça ve İsveççe başta olmak üzere pek çok dile hakim olan El-Yakubi, Avrupa ve Amerika’da eğitim faaliyetlerinde bulunuyor. Aşırılığa karşı yazdığı telif eserleri 2016’da Cenevre’de düzenlenen Birleşmiş Milletler Küresel Barış Zirvesi ve ABD’deki Zaytuna Üniversitesinde tebliğ halinde sunan, dünya genelinde milyonlarca takipçiye ulaşan Muhammed El-Yakubi, 2012’den bu yana Fas’ta yaşıyor.