Belçika Türk edebiyatında bir şair: Nuri Gözet

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Vatandan ayrılış, bir sınav hâlidir. Zira bu ayrılış sonucu itibarıyla gurbete düşmektir. Vatanından ayrılan kişi, artık bir gurbet garibidir. Gurbet; insanın gönlündeki vatan sevgisini artırır, sıla özlemini pekiştirir, aile bağlarını güçlendirir. Eskiler gurbeti yaşamamışları, olgun insan kabul etmezlerdi.

Gurbete çıkmış, gurbeti kendine vatan yapmış, hayatını gurbette idame ettiren şairlerden olan Nuri Gözet, gurbet garipliğini şiirlerinde yansıtarak yüreğindeki sessiz çığlığı dizelere döker.

‘’Bazen bakarız parası pulu cebinde

Dünyalığa gark olmuş mutsuz insanlar

Gurbetten değil de şikayetleri kendileri gurbet

Şişenin dibinde ararlar mutluluk iksirini

bize elin vatanı gurbet onlara bedenleri ‘’

Şair Gözet, gurbetin ne olduğunu henüz fark edememiş olanları eleştirir.

Şair ve yazarların her zaman; farklı duruşları, farklı davranışları, kişi ve olayları farklı yorumlayışları vardır. Şairler, diğer insanlardan farklı olarak duyuşlarını deyiş hâline getirerek yazıya dökerler.

Nuri Gözet, Gel Hele Şu Derdi Anlatayım başlıklı şiirinde yeni bir bakış açısıyla gurbeti yorumlar:

Gel hele şu derdi anlatayım dost

Gurbet neki beden gurbet olunca

Sıklet çekmez olur kederi gamı

Gurbet neki beden gurbet olunca

 

Sen gurbet diyorsun toprağa taşa

Coğrafya değildir gurbet be haşa

Hele sen kendini eyle temaşa

Gurbet neki beden gurbet olunca

 

Küf patlar gümüşle kaplanıyorsa

Cehlin batağına saplanıyorsa

Şerlik bir eksende toplanıyorsa

Gurbet neki beden gurbet olunca

 

Boşa yaşıyorsa hayat faslını

El sayarsa atasını aslını

Aslı gibi büyütmezse neslini

Gurbet neki beden gurbet olunca

 

İyiden kötüden dersin almazsa

Hakk’a kulluğunda karar kılmazsa

Nehre dalsa kırık testi dolmazsa

Pirvani der insan kendin bilmezse

Gurbet neki beden gurbet olunca

Nuri Gözet’in hayat macerasında gurbet hep var olagelmiştir. O’nun hayatı 1954 yılında Afyonkarahisar’ın Büyük Çobanlar nahiyesine bağlı Kale köyünde başlamış, askerliğini İzmir’de yaptıktan sonra Eskişehir Çifteler’e yerleşmiştir. Yurt dışı gurbetini önce Libya’da yaşayan Gözet, daha sonra Belçika’ya gelerek burada ikamet etmiştir. Hâlen hayatına Belçika’da devam etmektedir.

Çocuk yaşlarda şiirler söyleyen ve yazan Şair, şiirlerinin çoğunu kaydetmez. Kaydettiklerini de isteyenlere dağıtır. İlk kayıtlı şiirleri, askerlik çağında fotgraf arkası denemelerdir.

Şair, içindeki şiir kıvılcımlarını milli bayramlar için yazdığı manzumelerle ateşler. Gönlündeki derin duygular şiir olup kanatlanır. Kemali mahlasıyla yazdığı şiirler edebiyat dergilerinde yayımlanır. Bazı şiirlerini Arif Sağ ve Orhan Gencebay’a gönderir. Onlardan çok olumlu tepkiler aldıktan sonra  şiirlerini arşivlemeye başlar. Kemali mahlasının başka bir şair tarafından kullanıldığını öğrendikten sonra Pirvani adıyla şiir vadisinde yürümeye devam eder. Türk Halk Ozanlığı geleneğinde görülen usta- çırak eğitimini alma imkânı bulamayan Nuri Gözet, çok okuyarak bu eksikliğini telafi etme yoluna gitmiştir. Halk ozanlarının rüyalarında ya er dolusu veya pir dolusu içtikten sonra dillerinin çözülmesi misali Gözet, çağlayan ırmak olup yaralı, yaslı yüreklere şiirleriyle müjdeler getirmektedir.

Halk şiiri tarzında yazan Şair, pek çok ozandan yararlanmış, etkilenmiş ancak kendi gölgesini salmasını bilmiştir.Gönül Irmağı adlı şiir kitabı ilk yayımlanmış eseridir. İkinci şiir kitabını yayımlamak üzere hazırlıklarını sürdürmektedir.

Gözet, bir gurbet şairidir. Türk halk şiirinde ozanlar, dolu içtikten sonra mutlaka ‘’demir asa, demir çarık’’ gurbete çıkarlardı. Gurbet; ozanların hem kişiliklerini hem de şiirini olgunlaştırırdı. İşte Nuri Gözet’in şiirlerinde de mutlaka bir gurbet teması bulunur:

Bu senede kaldık gurbet elinde

Eski dost dilinde sözü özledim

Açmıyor gurbetin yeşili alı

Ben Anadolu’mda tozu özledim

 

Hiç beni açmıyor pop ilen cazı

Nemlidir mevsimi gelmiyor yazı

Ne bozlak ne koşma bestekâr sözü

Ben nağmeler ezen sazı özledim

 

Dağlarına çıksam edilmez seyir

Sanayi atığı kanalla nehir

Tat tuzu bir ayrı sanki bir zehir

Ben ekşi ayranda hazı özledim

 

Hoş rüzgâr esmiyor çalda bayırda

Kuzulu sürüler yokki çayırda

Kekik kokan keklik öten bayırda

Güneşin yaktığı yüzü özledim

 

Bir açık havada güneş batarken

Elimi yakacak bir çay tutarken

Kömürün közünden çıngı atarken

Ovulan gözdeki nazı özledim

Gözet, yabancılık çektiği gurbetin acısından çocukluk ve gençliğini yaşadığı Anadolu’nun müşfik kucağına sığınmaktadır. Çünkü hayâl dahi olsa sıla-yı rahim insanın pek çok kederini ortadan kaldırır. Şair, gurbet-sıla arasında dönüp duran duygularını Ahvâl başlıklı şiirinde de güçlü ifadelerle dile getirir:

Gurbet elde kalmak yoktu tezimde

Hep sıla sevgisi vardı hazımda

Yâd elde yetişti oğlum kızımda

Ondan kader diye sarıldım usta

 

Gavurcu dediler kendi ilimde

Boğuldum talihin tuzlu selinde

Bazen bir matemli mektup pulunda

Çile hamuruyla karıldım usta

Düşmedim hayatta hoyrat peşine

Bülbül gibi güle oldum aşina

Alın terim tuzum oldu aşıma

Hep bilek gücümle duruldum usta

 

Etmedim haramı yoluma azık

Aslımı korudum olmadım ezik

Dost düşman dediya efendi nazik

Ben kendi gönlümde yerildim usta

 

Zaten hiç tanımam şeytanı cini

Gönüle koymadım kibiri kini

Tek yol İslam dedim bu Hakk’ın dini

Bu yolda çağlayıp yoruldum usta

 

Şirk etmedi bedenime sirayet

İrfanım bu deyip eyledim gayret

Yaş haddini bulmak üzre nihayet

Ölmeden kefene dürüldüm usta

 

Kadere küsmedim ne hadde ne hak

Gurbette binleriz ettik ittifak

Bir veçhile hakkın işidir el hak

Düşleri hayırayordum  be usta

 

Hep saydım Pirvani kendi hâlimi

Sayıp döktüm sana bak ahvâlimi

Dost tutmadımhayat boyu zalimi

Zulmün karşısında dirildim usta

Nuri Gözet’e şiir yolunda başarı dileklerimi sunuyorum. Ona çok yakışan ‘’gurbet şairi’’ sıfatıyla daha nice güzelliklere kavuşmasını diliyorum

Ahmet Urfalı

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.