“Bir yiğit gurbete gitse” diye başlar türküler. Garipliğin kimsesizliği dokunaklı bir hüzünle dolar gözlere. Yabancısın, elsin, elginsin şimdi gurbet ellerde Gurbetle gariplik ikiz kardeştir, yurdundan yuvasından ayrılınlar için. Biri gözyaşı akıtır gözünden, diğeri ağıt yakar.
Gurbet ve garipliğin acısını en çok şairler ve yazarlar çeker. Çünkü şair ve yazarlarda sılaya, vatana bağlılık en üst seviyededir. Onlar, vatan- millet duygularını karasevda olarak hissederler. Karasevda onları yeni duygulara, yeni duyuşlara sürükler.
Kâmil Sayın, gurbeti çocukluğundan beri yaşayan bir şair olarak memleketinden ayrılışın üzüntüsünü şiirlerinde dile getirmiştir. 1978’den itibaren memleket hasretine bir de vatan özlemi eklenmiştir. Belçika’ya yerleşen şair Sayın;
‘’Ömrümüzün baharında
Büktü gurbet belimizi
Daha gençliğin çağında
Büktü gurbet belimizi
Anlayıp ta bilemeden
Şad olup ta gülemeden
Terimizi silemeden
Büktü gurbet belimizi
Hasretin zorunu çektik
Gözümüzden yaşlar döktük
Şimdi canımızdan bıktık
Büktü gurbet belimizi ‘’ diyerek gurbet acısını terennüm etmiştir.
“Gâh olur gurbet vatan; gâh vatan gurbetlenir.” Şair Vişnezade İzzeti, gurbeti vatan yapanların durumunu ifade ederken sanki Belçika’ya yerleşen edipleri tanımlamaktadır. Belçika, bugün için Türklerin yeni vatanı, ikinci vatanı konumundadır. 50 yıl önce başlayan Belçika’ya göç hareketi, çifte vatandaşlık hakkının verilmesiyle yeni bir boyut kazanmıştır.
Şair Kâmil Sayın’ın yüreği, her an Türkiye hasretiyle yanıp tutuşur. Ayaklarını Anadolu toprağından çekmez. İnancıyla, duygusuyla, özlemiyle Türk’ tür:
‘’Biz milletimize kurban oluruz
Vatan için, bayrak için ölürüz
Bizi dost bileni kardeş biliriz
Çekinmeden döndüğümüz sırt bizim
Dost Kâmil’im arzum birlik gününde
Ay yıldızlı bayrağımın yönünde
Türk’ün utancı yok tarih önünde
Türk’üm diyen seksen milyon fert bizim ‘’
Kâmil Sayın, 08. 01. 1955 tarihinde Emirdağ’da dünyaya gelmiş, henüz üç yaşında iken babası Musa Kâzım Beyin görevi nedeni ile Ankara’ya yerleşmiştir. İlk, orta ve lise eğitimini Ankara’da tamamlamıştır.
30.08.1973’te Döne Kubat Hanım ile evlenerek, Hatice, Musa Kâzım ve Zehra isimlerinde üç çocuğu dünyaya gelmiştir.1978 yılında askerliğini tamamladıktan sonra ailesiyle birlikte Belçika’nın Brüksel şehrine yerleşmiş ve hâlen Brüksel’de ikamet etmektedir.
Kâmil Sayın, babasının yakın dostları olan Âşık Veysel Şatıroğlu ve Âşık Mahzuni Şerif’leyapılan ev sohbetlerinin etkisinde kalarak on bir yaşlarında şiir yazmaya başlamıştır.
1972-1973 Öğrenim yılında Sümerbank’ın Yerli Malı Haftası nedeni ile açmış olduğu yarışmada şiir dalında Türkiye birinciliğini kazanmış ve zamanın Cumhurbaşkanı Sayın Cevdet Sunay tarafından kabul edilerek kutlanmış ve birincilik diploması ile ödüllendirilmiştir.
Şairimiz 1988 yılında da yine bir şiir yarışmasında Avrupa birinciliğini kazanmıştır. T.C. Kültür Bakanlığı tarafından da Şair kimliğine layık görülen Kâmil Sayın şiirlerini, Gönül Penceresi, Tasavvufta Gerçek ve Gönül Bahçemdeki Yediverenler isimli üç ayrı kitapta toplamıştır. Kitapları, Belçika Devlet Bakanı Sayın RoberDelathouver’ın girişimleri ile Belçika’daki kütüphanelere konulmuştur.
Hakkında Gazi Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde yüksek lisans tezi yapılmıştır. Türkiye ve Türki Cumhuriyetlerdeki üniversitelerde yeni açılacak olan Âşık Edebiyatı dersi kitaplarına girmeye de layık görülmüştür.
Kâmil Sayın, şiir yazmanın da bir tiryakilik olduğuna inanmakta ve yerel dergi ve gazetelerde şiirlerini yayımlamaya devam etmektedir. Kâmil Sayın’ın tasavvufa merakı çocuk yaşlarında başlamış ve hayatının her bölümünde tasavvufi çalışmalara sürdürmüştür. Şiir kitaplarının yanı sıra “Tasavvufi Bilgiler” isimli bir kitap derlemek sureti ile okuyucularının hizmetine sunmuştur.
Şair Sayın, Kanal Avrupa Televizyonu ile Gold FM. Radyo programlarına konuk edilmiştir.
Şiirlerinde Dost Kâmil, Kul Kâmil mahlasını kullanan Sayın, sade Türkçe’nin güzelliğini baharın çiçekli dallarıyla süsler. Duru Türkçe’nin coşkun ırmaklarına şiirlerinden fışkıran pınar suları katar.
Erdirmek ister isen müşkülünü çözüme
Katlanıver arkadaş bir kerecik nazıma
Güzel Dostum ne olur kulak ver bu sözüme
Her şeylere ağlayan, yitirir gözden olur
Ahdine sadık ol da, verdiğin sözden cayma
Birlikten ayrılıp da, kalbe ikilik koyma
Mert ol namerde uyma, namerdin sesin duyma
Yiğitlerin ölümü bir acı sözden olur
Erenlerin yoluna, sırrına akıl ermez
Gönüldeki yarayı, bildiğin sargı sarmaz
Kestaneden, gürgenden saz olur avaz vermez
Âşıkların elinde, gerçek dut sazdan olur
Her yüzüne güleni, sana dost olur sanma
İnanıp, güvenip de boşa ateşe yanma
Hava-i heveslere, boş sevgilere kanma
Anaların sevgisi, gönülden, özden olur
Dost diyene kanmaktan, yapayalnız kaldığım
Acı gelmesin sözüm, dinle kurban olduğum
Kul Kâmil’im bildiğim, manasını aldığım
Güzelde inat olmaz, olursa nazdan olur
Deryalara dalıp inciler toplayan şair kardeşimiz Kâmil Sayın’a şiir yolunda daha nice çiçekler açtırmasını diliyorum.
Ahmet Urfalı