GÖKYÜZÜNÜN GÖÇERLERİ

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Turna, gökyüzünün gurbetçisidir.

Engin semada düzenli uçuşunun insanı hayrete bırakması, davranışlarındaki erdemi ile mistik bir yapıya büründürülmesi sonucunda

bazen bizzat haber,

bazen haberci,

bazen dert ortağı,

olarak görülür.

Güzelliğin sembolüdür Turna. Vefalıdır, eşler kuluçka zamanı yuvayı nöbetleşe bekler. Yuvaya ters bakan yabancıya beraber saldırırlar.

Eşine sadıktır, eşi ölen turna ya yedi yıl kimseye bakmaz veya suyun derinliklerine bırakıp kendini, ölümün ortasına dalar.

Yaşlanan ana-babalarının geçimin temin eder.

Sevgisinde sebatlı,

dostluğunda sabit ve sadık,

karagünde vefalıdır turna.

Turna; akıllı, doğru hareketli, mukaddes bir kuştur. Dilek tutulur, istikamet değiştirip gurk gurk ezgisi ile öttüğü zaman.

Turna sesini Hz. Ali’den almıştır.:

Hazret-i Şah’ın avazı

Turna derler bir kuştadır.

Asası Nil Deryasında

Hırkası bir derviştedir. (*)

Evinden, yurdundan ayrılan yiğitler, memleketinde kalanlara duyduğu hasreti, turna ile dert yoldaşlığı yaparak bölüşür.

Turna donuna girmek, tasavvufta dervişin ruhu ve gönlü ile turna kılığında manevi makamları dolaşması anlamındadır.

Ezelden ebede giden yolda, yoklukta varlığın sırrına ermiştir turna.

Turna semahında canlar, döndükçe yükselir, yükseldikçe Hâk ile buluşur.

Turna barında, Mevlevi semasında sabahın erken vaktinde ve gün batarken suda turnaların yaptıkları muhteşem şölenden esinlenme vardır.

Gurbetteki insan turna ile duygu dolu bir ilişki kurar, kendine sırdaş yapar turnayı.

“Turnam dertli öttün, derdimi deştin

El vurdun, yaramın başını açtın.”

Gurbetçi başının üstünden geçen turnalardan haber gönderir sevdiklerine..

“Seversen Mevlâ’yı kalma yollarda

Sizi bekleyen var bizim illerde.”

“Eğer bizi sual eden olursa

Boynu bükük benzi soluk yar söyle.”

 

“Katar katar olmuş giden turnalar

Sizler bilirsiniz hallerimizi

Sılada sevdiğim öz anam atam

Daha gözlemesin yollarımızı.” (**)

Öte yandan memleketten haber getirir turnalar.

“Konup göçmek erenlerin işidir

Konup göç ki söylensin dillerde.”

deyip türküsünde bir gurbet figancısı yurdundan haber ister.

“Yüce yüce dağlardan mı gelirsin

Hayır mı gök turnam yardan ne haber

Benim sevdiğimi sen de bilirsin

Hayır mı gök turnam yardan ne haber?

 

Koyuverin ben yarime varayım

Muradıma maksuduma ereyim

Sen bilmezsen ağ kuğudan sorayım

Hayır mı gök turnam yardan ne haber? (***)

Karacaoğlan bir arkadaş gibi turnalarla dertleşir.

Katar katar olmuş gelen turnalar

Şu halime, şu gönlüme bak benim

Şahin pençe vurdu, tüyüm ağarttı

Kanadıma bir ok vurdu berk benim

 

Gökyüzünde turnam bölüktür bölük

Ayrılık elinden ciğerim delik

Önü muhabbet de sonu ayrılık

Depreştirmen, eski yaram çok benim

Sözün güzeli, yürek dağlayan tesiri ile türkülerdedir. Türkülerdedir gökyüzünün gizemli kuşu turnalar:

Sarı turnam yeşil turnam ak turnam

Enginlerden yücelere çık turnam

Yarim gözü yaşlı yolum gözlermiş

Ona benim gözlerimle bak turnam

 

Dağları sıralı turnam

Kanadı karalı turnam

Bu derdimi sen anlarsın

Yüreği yarlı turnam

 

Sarı turnam sen turnalar şahısın

Gökyüzünün en gizemli kuşusun

Küllenmişse içinde aşk ateşi

Onu benim sevdam ile yak turnam

 

Sarı turna ne de yanık ötersin

Yolun ne yan ne tarafa gidersin

Uğrar isen bizim köye sılaya

Nazlı yâenden selam edersin

Ahmet Urfalı

———————————————————–

*        Pir Sultan Abdal

**      Ercişli Emrah

***    Pir Sultan Abdal

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.