1960’ta Başbakanlığa bağlı olarak Devlet Planlama Teşkilatı kurulmuş olup 1962’de yazılan ilk 5 yıllık kalkınma planında yurtdışına işçi göçü teşvik edilmiştir. Yurtdışına işçi göçünün olumlu sonuçları üç grupta toplanmıştır:
1-Göçmen işçinin tasarrufları ülke kalkınmasında temel kaynak oluşturacak,
2-Yurtdışına giden işçilerin hemen tümü işsiz olacağından ülkelerinde verim düşmesine neden olmayacaklar,
3-Çoğu niteliksiz olan göçmen işçiler, gelişmiş sanayi ülkesinde sanayide kullanılacak nitelikler öğrenecek; bu öğrenilen nitelikler ülkenin gereksinim duyduğu alanlarda olacak; bu nitelikleri kazanan işçiler ülkelerine geri dönecek ve nitelikli oldukları alanlarda çalışmalarını sürdüreceklerdir.
Birinci Beş Yıllık Kalkınma Plânında (1963–67), yurtdışına vasıflı işçi göndermenin sakıncaları belirtilerek, bu sorunu çözmenin yollarının aranması önerilmiştir.
İkinci Beş Yıllık Kalkınma Plânında (1968–72), işçi tasarruflarının yurda transferi konusunda çalışılması gerektiği vurgulanmış, uyum güçlüğü üzerinde durularak gidilen ülkenin dili, hayat tarzı hakkında aydınlatılma yapılması öngörülmüştür.
Üçüncü Beş Yıllık Kalkınma Plânında (1973–77), döviz rezervinin arttığından bahsedilmiş, vasıflı işçilerin yurtdışına gitmesinden dolayı doğan olumsuzluklar dile getirilmiştir.
Dördüncü Beş Yıllık Kalkınma Plânında (1979–83), ilk defa kültürel değerlendirme plânına girmiş, işçi çocuklarına Türk kültürünün öğretilmesi için özel programlar yapılması belirtilmiştir. Diğer hususlar ise, işçi yatırımlarına devlet güvencesi verilmesi, yurtta ev alınması ile ilgilidir.
Beşinci Beş Yıllık Kalkınma Plânında (1985–89), çalışma, aile ve çocuk sorunları ele alınmış, kültürel değerleri korumak ve geliştirmek için gerekli bütün çözümleri hayata geçirmek zorunluluğu vurgulanmıştır.
Altıncı Beş Yıllık Kalkınma Plânında (1990–94), sorunların çözümü için işçilerin bulunduğu ülkeler ile işbirliği yapılacağı belirtilmiştir.
Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Plânında (1996–2000), işçilikten işverenliğe geçilme sürecine girildiği ifade edilerek, çifte vatandaşlık, uyum gibi sorunlar ele alınmıştır.
Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Plânında (2001–2005), yurtdışında yaşayan vatandaşlarımıza göçmen işgücü değil, daha geniş bir perspektiften yaklaşılması esas alınmıştır. Yurtdışındaki vatandaşlarımızın sosyal, psikolojik ve kültürel problemlerinin çözümü, eğitim düzeylerinin yükseltilmesi sağlanması; kendi kültürel değerlerini muhafaza ederek bulundukları toplumlarauyum ve katılımları destekleneceği ifade edilmiştir. Eğitim ve yönlendirme çalışmaları yapılacağından bahsedilmiştir. Ekonomik istismarları önlemek için danışmanlık hizmeti verileceği, TRT ‘den bilgilendirme programları yapılacağı, kültürel etkinliklerin gerçekleştirileceği vurgulanmıştır. (Aynı planda; Belçika’da 1995 yılında 85.303, 1999 yılında ise 73.818 Türk vatandaşının bulunduğu belirtilmiştir.)
Dokuzuncu Kalkınma Plânında (2007–2013), bu planda daha çok AB’ye üyelik süreci ele alınmıştır.
Onuncu Kalkınma Plânında (2014-2018), ülkenin 2023 hedefleri doğrultusunda, toplumun yüksekrefah seviyesine ulaştırma yolunda önemli bir kilometre taşı olacağı vurgulanmıştır. Plan, küresel ekonomide geleceğe dönük risklerin ve belirsizliklerin sürdüğü, dünya ekonomisinde değişim ve dönüşümlerin yaşandığı, yeni dengelerin oluştuğu, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasında güç dengelerinin yeniden şekillendiği bir ortamda hazırlandığı belirtilmiştir.
Bu plana bağlı olarak kurulan ‘’Göç Özel İhtisas Komisyonu Raporu’nda Yurtdışında Yaşayan Türk Vatandaşları başlığı altında temenniler sıralanmıştır:
YYTK (Yurt Dışında Yaşayan Türk Kökenliler)’nin ekonomik yatırımları konusunda özel teşvik programları hazırlanmalı,genç girişimciler için özel eğitim çalışmaları yapılmalıdır. Yurtdışındaki temsilciliklerimizin (personel, dil, mekan, iletişim, kültürel etkinlikalanı sağlanması, Türkçe öğretimi, hukuki destek vb kapasiteleri) artırılmalıdır.T.C. vatandaşlarının Türkiye’de oy kullanma haklarının uygulamaya sokulması vebulundukları ülkelerde oy kullanmaları hususu ayrıntıları ile ele alınmalıdır. YYTK için Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) gibi artık özelbir kurumun varlığı son derece önemlidir ve aslında politikaların tek elden yürütülmesibakımdan önemli bir imkan yaratmaktadır. Ancak YTB (Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı) ’nin sadece vatandaşlar değil, vatandaşlıktanayrılmış olanlar da görev kapsamında yer almalıdır. YTB Muhatap ülkelerinegemenlik haklarına saygı göstererek ancak insanımıza da sahip çıkarak, onların bireyselve kitlesel gelişimine katkı sağlamak için çalışması gerekmektedir.Yurtdışında yaşayan Türklerin eğitimi için YÖK’ün önderliğinde bir danışmanlık oluşturulmalıdır. Türkiye’nin ulusal ve uluslararası düzeydeki ekonomik ve siyasi çıkarları gözönünde bulundurularak, vize politikası yeniden yapılandırmalıdır.
Böylece 1963’ten itibaren yurt dışında çalışan insanlarımıza devletin bakış açısı sıralanmıştır. Daha çok dilek ve temenni biçiminde ele alınan konunun ne kadar çözüme ulaştığı tartışılır mahiyettedir. Belki de çok iyi niyetlerle kalkınma planlarına giren öneriler, gerçekleşme imkân ve fırsatı bulamamıştır.
Sekizinci kalkınma planından itibaren yurt dışında işçiler, artık daha farklı kavramlarla ifade edilmiştir.
1984 yılından itibaren Belçika’da kabul edilen çifte vatandaşlık hakkı, “yurt dışında çalışan işçi” kavramına farklı bir anlayış getirmiştir. Artık, geçici işçi, göçmen, gurbetçi kelimeleriyle ifade edilen konu, “Belçikalı Türk” noktasına gelmiştir.
Ahmet Urfalı