NOEL, YILBAŞI VE RAMAZAN

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Yine bir Ramazan ayı içerisinde bulunuyoruz. Bizleri bu faziletleri bol olan mübarek aya tekrar kavuşturan yüce Allah’a ne kadar şükretsek azdır. Bilindiği üzere bu ay, biz müslümanlar için rahmet ve mağfiret ayıdır. Bu ay içerisinde, oruç ibadetini yerine getiren müslümanlar, kendilerini hesaba çekme ve hayatlarına çeki düzen verme fırsatı elde ederler. Bu ay, insanlara yol gösterici, doğruyu ve eğriyi birbirinden ayırmayı mümkün kılan aydır.

Ramazan ayı geldiği zaman, her müslüman üzerine düşen oruç ibadetini yerine getirmelidir. Çünkü oruç farzdır. Yüce Allah Bakara Suresinin 183.cü ayetinde öyle buyuruyor: “Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı”.

***

Müslüman, Ramazan ayı geldiği zaman mutlu olmalıdır ve her haliyle bunu hissetmelidir. Yurtdışında, oruç tutan bir kimse, Türkiye’de olduğu gibi Ramazan’ı yaşadığı şehrin sokaklarında görmek ister. Ancak, biz Türklerin yoğun olarak yaşadığı Saint-Josse ve Schaerbeek mahallelerine bakıldığı zaman, Ramazan’ın geldiği pek hissedilmiyor. Hatta insanın oruçlu halde Schaerbeek’in en popüler caddesi olan Chaussée de Haecht’tan yürüyerek geçesi bile gelmiyor. Türklerin en meşhur caddesi bile Ramazan’ı hiçbir şekilde yansıtamıyor maalesef.

Chaussée de Haecht caddesinde sayısız lokantalarımız, pidecilerimiz, manavlarımız, fırınlarımız, kahvehanelerimiz ve derneklerimiz var. Ancak hiç biri ne yazık ki Ramazan-ı Şerifi gerektiği şekilde yansıtamıyor. Hatta Camiler bile. Camilere teravih namazını kılmaya gittiğiniz zaman, sanki “Ya şu teravih hemen bitse de eve gitsek” gibi bir hava esiyor”. Biliyoruz, günler uzun. Ama yinede camilerin içerisinde bir Ramazanlık havası estirilebilir. En azından camilerin dış cephelerine “Hoş Geldin Ramazan” gibi bir yazı yazılabilirdi.

Esnaflara gelince. Fırıncı, Ramazan pidesini satarak çok para kazanma derdinde. Lokantacı, “Para kaybederim” korkusuyla tüm gün açık tuttuğu lokantasını akşam vakti girerken iftara gelen müşterilerde doldurarak daha çok para kazanma peşinde. Manavlar da Ramazan sayesinde hurma ve Ramazanlıkta tüketilen ürünleri satarak para kazanma peşinde.

Kahvehanelere gelince. Onların maalesef Ramazan’a gözle görülür pek saygıları kalmamış. Her kahvehanenin önünde teras ve terasta oturanlar sigaralarını ve içeceklerini utanmasalar sokaktan geçen oruçluların gözlerine sokacaklar. Hatta içkili içeceklerin tüketilmesine izin veren kahvehaneler bile var. Ne var ki, müslüman bir kimse oruç tutmasa da, oruç tutanlara saygı gösterebilir ve göstermelidir. En azından ibadet edene saygı göstermenin de bir ibadet olduğunu bilmelidir.

***

Kısacası, bizim mahallelerimize Ramazan gelmiyor fakat Noel ve yılbaşı geliyor. Yıl sonu yaklaştığı vakit, İslam’la uzaktan yakından alakası olmayan Noel’i ve yılbaşını güzel bir şekilde yansıtabiliyoruz. Chaussée de Haecht’ta bulunan dükkanlarımızın camlarına kocaman “Joyeux Noël et Bonne Année” yazılır, evlerimiz çam ağaçları ve diğer süslemelerle süslenir, yılbaşı gecesi yiyoruz, içiyoruz, oynuyoruz ve delirircesine eğleniyoruz.

Sözün özü, bizler Belçika’da yaşayan müslüman Türkler olarak Noel’e ve Yılbaşına gösterdiğimiz ilgiyi Ramazan’a gösteremiyorsak, vay halimize…

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.