OYUNCU ALİ BAŞAR: “AVRUPALI, TÜRKLERİ SADECE TİCARETCİ OLARAK GÖRÜYOR”

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Türk sinemasının usta oyuncularından Almanya doğumlu Ali Başar, ‘Aktör Stüdyo Atölye’ için geldiği Belçika’da Yenivatan’a çok özel bir röportaj verdi.

Asmalı Konak, Berivan, Yeni Hayat, vb. dizilerde ve Kurtlar Vadisi Gladio gibi filmlerde canlandırdığı karakterlerle sinemaseverlerin sevgisini kazanan ünlü oyuncu, Brüksel’in ünlü mekanı Marpuç Cafe’de verdiği röportajda Avrupalıların Türkleri sadece ticaretle uğraşan insanlar olarak gördüklerini söyleyerek bunun gerçek olmadığını ıspatlamak üzere bu projede yer aldığını vurguladı.

Ali Başar, Avrupa’da birçok yetenekli gençlerin olduğunu söylerken, sanatçı kimliğiyle ön plana çıkacak bu gençlerin Türk toplumuna faydalı olacaklarına inandığını belirtti.

“YENİ YETİŞEN OYUNCULAR, SUDAN ÇIKMIŞ BALIK GİBİ”

A.B.: “Ben zaten Avrupa’da yaşayan birisiyim. Almanya Nürnberg doğumluyum. Asıl ikamet ettiğim yer Almanya. Dolayısıyla Avrupa’yı çok iyi biliyorum ve tanıyorum. Fakat Avrupa’daki gençlerle ilgili bir çalışma yapmayı her zaman istemişimdir. Sağ olsun Cef kardeşim öncü oldu ve burada bir aktör atölyesi açtı. Beraber hasbelkader konuşurken ortaya “Neden bizim buraya gelip ders vermiyorsun” gibi bir soru çıktı. Benim de zaten Ankara’da bir atölyem var. Orada yardımcı oyuncu yetiştiriyorum. Bunu bilinçlendirmek amaçlı yapıyorum çünkü sete giden insanlar setin ne olduğunu, kameranın ne olduğunu, yönetmenin ne olduğunu bilmiyorlar. Ya da yeni yetişen oyuncular, sete girdiklerinde sudan çıkmış balık gibi oluyorlar. Nereye bakacaklarını, kameraların nesini bilmiyorlar. Bunları öğretmek amaçlı başladık. Fakat Cef’le birlikte yapacağımız çalışmayla ortaya daha güzel bir şey çıkacak gibi gözüküyor. Ben çok umutluyum ve çok mutlu olduğumu belirtmek isterim. Buraya geldik, öğrencilerle tanıştık, velilerle tanıştık. Hepsi çok sıcak insanlar ve bu eğitime çok olumlu bakıyorlar. Oyunculukla alakalı insanların merak ettiği birçok konu var. Onları böyle sohbet esnasında biraz aydınlatmaya çalıştım. Öğrenciler herhalde biraz heyecanlılar. Tabi benim de bir heyecanım var. Bunu gelecek için yapıyoruz. Gelecekten kastım, öğrencilerin yetişmesi.”

“BİZİ SADECE TİCARETLE UĞRAŞAN İNSANLAR OLARAK GÖRÜYORLAR”

A.B.: “Ben iki kültür arasında yetiştim. Hem Türkiye’de hem Almanya’da. Gençler için neyin artı veya neyin eksi olduğunu çok iyi biliyorum.  Avrupa’da yaşayan gençlerin biraz savrulduklarını düşünüyorum. Tabii ki, burada sosyal olanaklar daha fazla olabilir, yaşam kalitesi daha yüksek olabilir. Her şey daha iyi olabilir ama biraz da sanatla ilgilenelim. Avrupalıların Türklere karşı olan bakış açısını da bununla değişmesini istiyorum. Avrupalılar, bizi sadece ticaretle uğraşan insanlar olarak görüyor. Biz burada sadece ticaret yapmıyoruz. Biz sanatla da çok iyiyiz. Sanatta da çok iyiyiz aslında. Biliyorsunuz eskiden hattat vardı, yazım sanatı, destanlarımız var, mimarlarımız var ama tiyatro ve sanat alanında da Türkiye’nin geliştiğini ve Avrupa’ya biraz daha hakim olmamız gerektiğini düşünüyorum.”

“YETENEKLİ GENÇLER ÇOK”

A.B.: “Avrupa’da, özellikle Brüksel’de böyle bir atölyede çalışıyor olmak benim için çok onur verici bir şey çünkü Avrupa’nın genelinde gerçekten çok yetenekli gençler olduğunu düşünüyorum. Bunların heba olmamaları için çalışacağız ve bunları hem ülkemize kazandırmaya hem de başka sinema ortamlarına kazandırmak için çalışacağız.”

“TÜRKLER BU İŞİ NE GÜZEL OYNUYORLAR DESİNLER”

A.B.: “Biz artık köşedeki bakkal Mehmet Efendi değiliz. Evet ticari olarak ciddi bir istihdam sağlıyoruz ama bundan sonraki elli yılda hakikaten sanatsal bir kimlikle varolacağımızı düşünüyorum. Ben bu konuda hiçbir kompleksimizin olduğunu düşünmüyorum. Şayet toplumumuz hakkında takıntısı olan insanlar varsa, bunu sanatsal kimliğimizle çok iyi bir şekilde aşacağımıza inanıyorum. Ben 1997 yılından bu yana profesyonel oyuncuyum. Almanya’da başladım. Ancak Almanya’dan Türkiye’ye gitmek zorunda kaldım çünkü oranın oyunculara bakış açısı daha farklı. Yani biz her zaman orada ikinci planda kaldık. Bir Alman vatandaşı değilseniz zaten ikinci plandasınız. Bir Bavyera film stüdyolarına film çekimine veya ‘audition’a gittiğimizde, “Evet çok yeteneklisin, İtalyanı oynayabiliyorsun ama Türksün” gibi cevaplarla karşılaştım ve o yüzden işimi yapabilmek için ülkeyi terk edip Türkiye’ye gitmek zorunda kaldım. Şimdi tekrar buraya gelip, bunu değiştirmek niyetindeyim. Asıl amacım bu aslında. Sanatımız ve oyunculuğumuz sayesinde bizi görenler “Türkler ne güzel oynuyorlar” veya “Bu işi ne güzel biliyorlar” demeliler.”

Röportaj/Fotoğraflar: Cafer Yıldırımer

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.