Bu hafta yerli Müslümanlar Belçika gündemini bayağı meşgul ettiler:
Abou Chayma adında Cinci hocanın yaptığı dayaklı sopalı ayin sonucu ölen bir kadının (24) ölümüne sebep verdiğinden dolayı mahkeme tarafından ağır cezaya çarptırması.
Soruşturma hakimi bu hocanın internet’te geçirdiği zamanın yüzde 80’ini müstehcen sitelere ayırdığını tespit etmesi ve bu bilgiye geniş yer verilmesi.
İçinde yaşadığımız ülkenin meclisi tarafından oylanan bir yasayı Müslümanlığını kanıtlamak için ihlal eden sonradan görme ve dönme Müslüman « niqab » dedikleri sadece gözlerini kaplamayan elbisesini kuşanması ve kendisine bunun yasalara aykırı olduğunu hatırlatan polisi bu sebepten ötürü dövmesi (Belçika polisi).
Fouad Belkacem (29) isminde, sakallı cübbeli Müslüm Gündüz’ü anımsatan, gençliğini hangi şartlarda geçirdiğini hepimizin kolayca tahmin edebileceği, Fas devleti tarafından uyuşturucu ticaretinden dolayı tahliyesi istenilen ve kimi temsil ettiği belli olmayan bu gencin çıkıp medyalara ‘Hedefimiz Belçika’ya şeriat getirmek’ demesi ve Belçikalılara karşı aşağılayıcı ifadeler kullanması,
Çarşaf yasaklandı diye bir Cezayirli tarafından Metro’da iki polisin (biri Faslı) bıçaklanma vakası,
Faslılar’ın yoğunlukla bulunduğu Molenbeek belediyesinde, gençlerin Sharia4belgium denilen 40 kişilik dernek tarafından kolayca kışkırtılması ve bu gençlerin meydanlarda polisle karşı karşıya gelmesi.
Bize ne bundan diyebiliriz, malum Türk asıllı toplumun bu tür meyilleri yok, olanında sesi çıkmıyor zaten. Belirli bir entegrasyon safhasındayız.
Evet, çünkü biz Türk asıllıyız, onlar ise Fas.
Ama ortak bir noktamız var. Buranın yerlileri için ha zenci, ha Faslı, ha Türk, hepimiz Müslümanız, hepimiz Arab’ız.
Biz ne kadar çaba sarf etsek de, toplumun büyük bir bölümü için bu bir gerçek.
Uzun lafın kısası, televizyona çıkan cübbeli sakallı « Belçikalıları yok edeceğiz, Seriat’ı buraya getireceğiz » diye bağıran zat dolaylı yoldan bizim temsilcimiz.
Bu toplumu geren, kin ve nefret tohumları eken insanların yaptıklarından elbette biz de nasibimizi alabiliriz böyle devam ederse.
Aslında bu aşamada kendimize iki soru sormamız yeterli
İlki, niçin bu insanlar medyada yer bulabiliyor?
Sharia4Belgium derneğinin Belçika’da 40 üyesi var, maddi imkanları kısıtlı. Bu insanlar Anvers belediyesinde yaşıyorlar.
Peki nasıl oluyor da bu insanlar Brüksel’in bir belediyesine gidip genç Faslılar’ın büyük bir çoğunlunu kışkırtıp bu ülkeni polisiyle karşı karşıya getirmeyi başarıyorlar?
Bu dernek kimin taşeronu?
Bence gerçekleri görmemiz önemli :
Bu dernek kimsenin taşeronu değil ! Bu gençler, Belçikalı Müslüman toplumunun eğitimsiz (dini ve ilmi), işsiz, istikbalsiz çocukları. Kendilerini aşağılık yaratıklar olarak gören, sürekli haksızlığa ve adaletsizliğe uğradığına inanan kin dolu insanlar.
Hal böyle olunca da karşılarına sakallı cübbeli, yani “gerçek Müslüman” çıkıp kafirler (ezen taraf) bizi Müslümanları (ezilen taraf) aşağılıyor dediği anda bu konuşma tarzı bu çocukların yaşam dünyasına cuk diye oturuyor ve kinlerini yıkarak yakarak dışa çıkarma fırsatını buluyorlar, tabi ki Müslümanlık adına.
Bunların başı ise ateşleyici açıklamalar yaparak hem bu çocukları arkasına alıp kendine taraf toplamak, hemde Belçika basınında yer yapmayı hedefliyor. Hiç bir birikimi olmayan ve gazetelerde kendinden bahsedilmesinin memnuniyetiyle yetinen bir insandan, söylediklerinin toplum üzerinde etkisini hesaba katması beklenemez. O şekerini almış bir çocuktur, gözleri sevinçten parlıyor ve dünya umurunda değil.
Peki gazeteler niçin bu gelişmelere olduğundan daha fazla geniş yer verip ateşe körükle gidiyorlar? Çünkü bizim saygı duyduğumuz akli selim olan, toplum barışına katkıda bulunan, bu yönde çalışmalar yapan kravatlı gömlekli Müslümanlar, Müslüman toplumunun büyük bir bölümünün tasvip ettiği bu kişiler kimsenin ilgisini çekmiyor.
Ama çarşaflı cübbeli sakallı, bir tehdik, bir tekbir, bir tehdik, bir tekbir getiren adam, sanki Ben Laden yavrusu, Avrupa toplumun bilinç altına kazınan Müslüman eşittir terör denklemine uygun düşüyor.
Hal böyle olunca da tabi bizim kravatlı gömlekli aslında gerçek Müslüman değil, asil Müslüman, yani karakterli, yürekli, sahih Müslüman bu terörist tipli demeye getiriyor. Tabii ki bu durum siyasetçilerin üzerinde ağır baskılar oluşturuyor. Yakında bu yönde yaptırımlar gelecek.
Ey kravatlı, tamam sen açıklamanı yaptın, olaylara karşı mesafeni koydun. Kalabalık Müslümanlar’ın çoğu bu terörist tiplemelerine karşı dedin ama senin beyânatını kendi internet sitenden başka kim yankı yaptı?
Ve nihayetinde ikinci soru, niçin düzenli bir yapıya sahip olan Türk toplumu (bir araştırmaya göre Türklerin 80% bir derneğe mensup)
Belçika medyasında yer bulamıyor ?
Parmaklarım yoruldu, başka bir zamana artık…