Bir varlık-yokluk dengesizliği yaşıyor insan, kalıplara sıkışmış, sloganların şiddetinde gölgelenmiş yaşamlar sunuyor bizlere zaman.
Anlam ile anlamsızlık; değer ile değersizlik kavramları mecrasından koparılmış, rüzgâr önündeki yapraklar gibi maddi fırtınaların esaretinde sahipsiz limanlarda deveran ediyor ruhlar.
Savrulan hayatlar içinde anlamını yitiriyor aşk, umut, din, sistem, kişilik, toplum ve diğerleri…
Yeniden merhaba demek gerekmez mi kendisine insanın? Ruhen yeni bir dirilişe ihtiyacı yok mudur? Varlığını, kimliğini, eşini, çocuğunu, işini, yurdunu, fikirlerini velhasıl insanı insan yapan değerleri yeniden azimle ve korkmadan sorgulamak gerekmez mi?
Ruhumuzun bir yerlere sıkışmış gölgesizliğini, güneşin müşfik ışıklarına çıkarmak vakti gelmedi mi?
Eline aldığı kinini, öfkesini ve korkularını karşıdakine atmadan önce kendi içindekini taşlaması gerekmez mi? Eleştiri yaparken karşısındakinde de kendisinden bir hisse olduğunu düşünemez mi? Rakibini mağlup eden kişi bir gün sırtı yerde olanın kendisi olabileceğini hiç düşünemez mi?
Sorunlar dile getirilirken, hak ve haklı söylenirken, zalimin safı belirirken, korkmadan ve bizim gibi olmasa da söyleyene ve söylenene destek çıkılamaz mı? Daha müreffeh bir şehir, ülke ve dünya için aynı taşın altında ellerimiz farklı koksa da, farklı kaynaklardan besleniyor ve farklı renklerde akıyor olsak ta aynı denizde buluşulamaz mı?
İşte bu sayfada böylesi temennilerle Nun Yazılarına başlamak istiyorum, siz kıymetli ve muhterem kardeşlerime merhaba demeye hazırlanıyorum. Tevfik ancak O’ndandır. Merhaba…
A.Hakan KARAYILAN