Ak Parti Brüksel Ofisi tarafından düzenlenen Siyaset Akademisi seminerlerinin üçüncü modülünde Bölgesel Politika konularını ele aldı.
Bu çerçevede Brüksel’de katılımcılarla buluşan İGMG eski Genel Sekreteri ve AK Parti İstanbul Milletvekili aday adayı Mustafa Yeneroğlu ‘Avrupa’da İslam Algısı’ konulu bir sunum gerçekleştirdi.
Avrupa’daki Türk ve Müslüman toplulukların sosyolojik yapısından ve aidiyet duygularından bahseden Yeneroğlu, artık kalıcı olan bir toplumdan söz edilebileceğini vurguladı. Ancak Avrupa’daki sosyal koşulların dini yaşamı zorlaştırmakta olduğunu söyleyen Mustafa Yeneroğlu, ibadet oranlarının genel kanının aksine düşük olduğunu ileterek, 11 eylül saldırıları devletlerinin Müslümanlara yönelik davranışını değiştirdiğini, İslam karşıtı toplumsal algının yapılandığını ve sonuç olarak siyasi zeminde belirleyici değişiklikler olduğuna işaret etti.
İslam denilince akla terör, şiddet, fanatizm ve hoşgörüsüzlük gelmektedir diyen Yeneroğlu, İslam düşmanlığı orta sınıfı kuşatmış, toplumsal kültüre dönüşmüş ve Din özgürlüğü ne kadar yaygın olsa da, göç toplumlarıyla özdeşleştirilmiş değildir diyerek, her ne kadar sürekli ‘entegre’ olmak istemedikleri suçlaması gündemi işgal etse de bu toplulukların ihtiyaçları konusunda bir mesafe konulduğu gerçeğinin yok sayılamayacağını vurguladı.
İster Pegida olaylarındaki yaklaşımlar, ister Medya’da İslam düşmanlığı ve korkutucu bir algının kurgulanması olsun, mevcut sosyal ve ekonomik koşulların yetersizliği, Eğitimde yerel topluma nispeten başarısızlık, Müslüman kökenlilerdeki suç olaylarına karışanların yüksek oranı, Ekonomik statü ve güncel olan bir konu Fanatizme ve şiddete yönelen Müslümanların varlığı ve radikalleşme sorunları, bugün Müslüman Toplulukların ve İslam algısının sorunsal olarak tartışılmasına neden olmaktadır diyerek devam eden Yeneroğlu, oysa Entegrasyon sorunlarının dinle alakasının olmayıp, sosyal nedenlere dayanmasına rağmen bugün Islam düşmanlığının siyasi neticesi Avrupa’da İslamofobik ajandaya sahip olan partilerin kökleşmesi ve yükselmesinde gözlenmektedir dedi.
Avrupa’daki Müslüman toplulukların sorunlarıyla uzun yıllar ilgilenmiş olan Mustafa Yeneroğlu, Temel Hakların özellikle azınlıklar tarafından kullanılabilmesi çoğunluk toplumunun kabulüyle de ilgilidir diyerek, ülkedeki politik kültürün azınlıklar için de belirleyici olduğunu, tek taraflı entegrasyon beklentileri, Din özgürlüğü, izah zorunluluğu ve yapısal asimilasyon sorgulanmalıdır dedi.
Çözümler konusunda bir takım önerilerde bulunan Mustafa Yeneroğlu, mahalli aktörler olan STK’ları güçlendirmek gerektiğini, STK’larımızın toplumda muteber aktörler olmaları için çaba gösterilmesinin zorunluluğunu ve gerek siyasal gerek toplumsal hayata katılımın önemine vurgu yaparak, bunun temel şartı ise sağlam bir eğitimdir dedi.
Müslümanların terör bağlamında ele alınmasına karşı güvenlik terimlerinin İslam üst başlığından arındırılmasına yönelik siyasilerle ve toplumla iletişimin artırılması ile birlikte kamuoyu oluşturma çabalarını daha yoğun ve nitelikli bir biçimde gerçekleştirmek gerektiğini söyleyen Yeneroğlu, Medya’daki mevcut İslam algısındaki bariz ayrımcı unsurlarla karşı bu alanda daha fazla Müslümanın aktif olması için gençlerimizi teşvik etmeliyiz ve STK’larımızın basın mensuplarıyla düzenli iletişim halinde olmasını sağlamalıyız dedi.
Din özgürlüğü bağlamında yeni bir yurtdışı din ve kültür politikasının benimsenmesi gerektiğini ileten Mustafa Yeneroğlu, şeffaf, diasporanın hassasiyetlerini dikkate alan, araçsallaştırma olarak algılanabilecek adımlardan uzak, dil ve kültür birikiminin beslenmesine odaklı, diasporayı farklılıklarla birlikte kucaklayan bir anlayış geliştirmenin zamanı geldiğine vurgu yaptı.
Özellikle Soysal Medyanın oynadığı role işaret eden Yeneroğlu, Medya’nın çok kültürlü toplumun benimsenmesi için de ırkçılığın gelişmesi ve pekişmesi için de etkin olabileceğini anlatarak, açık ırkçılığın azaldığını ancak tema belirlenmesi, konumlandırılması ve görüntü tasarımı itibariyle klişelerin yaygınlaştırılmasının söz konusu olduğunu ve ırkçı söylemlerin artık İnternet platformlarına kaydığına işaret etti. İnternetin İslam düşmanlığı bağlamında nefret söyleminin yaygın olduğu alana dönüştüğünü ve siyaset temalı İnternet bloglarının sağcı popülist partilere desteğin çok üzerinde olan bir oranda %50’si islamofobik içeriklere odaklandığına vurgu yapan Yeneroğlu, doğrudan şiddete dönüşmeyebilen ancak şiddet uygulayanların temel referans kaynağının da İnternet olduğunu görmek gerekir dedi.
Sonuç olarak, Müslümanların kabulünün Batı Avrupa ülkelerindeki toplumunun siyasal ve sosyal emansipasyonuyla ilgili olduğunu anlatan Mustafa Yeneroğlu, Müslümanların katılımını artırıcı reform çabaları karşısında oluşan düşmanca refleksler ve bunların toplumsal kültüre dönüşmesi ancak elitler ve avam arasında Avrupa’nın çoğulculuğunu esas alan yeni bir toplumsal mutabakatla çözülebileceğini söyledi.
Siyaset Akademisinin bu bölümünü takip edenler arasında TC Brüksel Büyükelçiliği Basın Müşaviri Veysel Filiz, Brüksel Yunus Emre Vakfı Müdürü Rahmi Göktaş, Brüksel Milletvekili Mahinur Özdemir, EMISCO Koordinatörü Hümeyra Filiz, ThinkOut Başkanı Bekir Güneş ve UETD Belçika Başkanı Basir Hamarat yer aldı.