Birşeylerin farkındaysak şayet, hayatımızın tamamının seçimler üzerine kurulu olduğunu anlarız.
Hayatımız boyunca ‘doğru ile yanlış, haklı-haksız, veren-alan, kalan-kaçan, susan-konuşan, güzel-çirkin, sevap-günah, dürüst-sahtekar, saglam-bozuk, yapıcı-yıkıcı’ arasındaki farkları sezmek, görmek ve yaşamakla meşgulken, bunlar arasında hep bir seçim yapmak zorundayız ennihayetinde.
Bu işin grisi yok!
Bütün riskleri göz önüne alarak ya doğru, ya da eğri seçilmek zorundadır ki, yol alınsın.
Bunlar arasında da ‘isbatlanmış ve iddia edilen’ arasında da seçim yapmak gerekiyor. Bu seçeneklerin hangisinden yana olacağız? Hangisine inanacağız? Hangisinin ardında emin ve kararlı bir duruş sergileyeceğiz..?! Asıl soru ve sorunların çözümü burda yatıyor..
Bu sene,
– 19 Mart 2014; Hollanda seçimleri,
– 30 Mart 2014; Türkiye seçimleri,
– 22-25 Mayıs 2014; AB seçimleri,
– 25 Mayıs 2014; Belçika seçimleri’nin
gerçekleşeceğini hatırlatarak, bulunduğumuz her ülkede gelişen Genel ve Yerel seçimlerin ne derece önemli olduğunun vurgusunu yapalım..
Oy kullanmak ne anlama geliyor? Öncelikle bunu tekrar gözden geçirmekte fayda var. Kısa kısa başlıklar altında değinelim:
OY KULLANMAK;
* Sorun ve çözümlerimiz hakkında söz hakkına sahip olmaktır.
* Geleceğimiz hakkında karar almaktır.
* Hakkımızda verilecek kararları desteklemektir.
* Hakkımızda düşünüleni onaylamaktır.
* Sesimizi, varlığımızı duyurmaktır.
* Atılacak adımlara ortak olmaktır.
— Bu durumda OY KULLANMAMAK; yukarıda bahsi geçen tüm haklardan vazgeçmektir(!)
OYLARIMIZI:
* Ülkesine göre, Avrupa ve Türk Toplumu’nun tamamı hakkında geniş bilgiye sahip,
* Soysal faaliyetler ve iki kültür arasında köprü oluşturma açısından tecrübeli,
* İyi konuşmayı ve yazmayı bildiği gibi, icraatlarını da konuşturan,
* Sağlam bir zemini olup da kimin adına ve kimlere hizmet ettiğini apaçık belli eden,
* Söylediğinin bilincinde olan ve bilincinde olduğu konuları en ince ayrıntısına kadar gözden geçirip problemlere çözüm, çözümlere de gelişim üreten,
* Makamının hakkını verip, Hak (oy) aldığı insanları hakkıyla temsil edebilme yeteneğine ve sorumluluğuna sahip olan,
MİLLETVEKİLİ ADAYLARINI,
Düne kadar hiç bir hizmet alanında görünmeyip de, bugün ‘hizmet aşığı’ rolüne bürünenlerden kesinlikle ayırmak ve özellikle yukarıda saydığımız özellikleri taşıyanları araştırıp seçmek gerekiyor(!)
Bunun yanı sıra adayların, mensubu oldukları parti’nin görüşünden tutun da, o partiye muhalefet olan diğer partilerin kesiştiği konulara kadar gözden geçirip, BİLİNÇLİ BİR ŞEKİLDE seçim yapmak gerekiyor..
**********
– Seçimler ne bir deneme tahtası, ne de ilgisiz kalınacak herhangi bir mesele değildir…!! Dünyada gelişen bütün meseleler, geleceğimizi belirleyen bir vesile değil midir..?!
Öyleyse, geleceğimize dair alınacak kararlarda, bir birey olarak da olsa, var olmayı ve varlığımızla iyi bir örnek olarak gösterilme arzusunu yüreğimizden ihmal etmemeliyiz.
– Yönetilen değil, yöneten bir toplum olmaya merak gösterip, canla başla çalışmak gerekiyor.
– Dedelerimizden, ninelerimizden tutun da orta öğretim çağındaki gençlerimize varana kadar önemli görevler düşüyor!
– Bulunduğumuz ülkedeki, Avrupa’daki, hatta dünyanın tamamındaki gelişmelere merak gösterip en ince detayına kadar araştırmaya gayret göstermeliyiz..
– Lehimize ve aleyhimize alınan kararların farkında olmak için, bunun yanı sıra bizleri hala 2.sınıf olarak gören bir takım zihniyetlere karşı varlığımızı ve birlik gücümüzü hissettirmek için, seçimlerin tamamına katılmak zorundayız!
– Irkçı söylemlerin ve Irkçı partilerin gündemi apaçık işgal ettiği şu dönemlerde, onlara karşı en büyük cevabımızın sandıkda oy kullanmak olduğunun idrakına neden varamıyoruz..?!
İlgisiz değiliz, bu kesin! Çünkü heryerde dedikodusunu yapıyoruz bu adamların! Bedava reklamını yapıyoruz yani! Reklamın iyisi kötüsü olmaz hani. Kısacası; lafta pehlivanız, fakat icraata gelince oy kullanmaya bile eriniyoruz…..
Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde ırkçı bir partilerin sandıktan 1. veya 2.parti olarak çıkmasına ne kadar da kızıyoruz değil mi? Bu sonucun ardından, ‘kim bu partiye oy verenler?’ diyerek komşularımıza şüpheyle bakmaya başlıyoruz hatta..
Halbuki o partiye oy veren değil, hiç bir partiye oy kullanmayanlar çoğunlukta olduğu için bu partiler sandıkta yükselişe geçiyor ve meydanı boş bıraktığımız sürece geçecektir de!
Bunu idrak edip sandığa koşmayacak kadar komik durumdayız yani..!!
**********
Ne hikmettir bilinmez, genç arkadaşlarımızın bir kısmı “fırsatım olsa çeker giderim, ne diye uğraşacağım buraralarda, pili bitmiş bu Avrupa’nın! Oy kullansam ne yazar, kullanmasam ne yazar? bana ne?!” diyerek; problemlere çözüm üretmek yerine, problemden kaçan bir anlayışı benimsemeye başlamış.
Buna çok kaba fakat yerince bir dil ile.. “tembellik ve korkaklık” denir!
Bu tutumdan, bu görüşten, bu zihniyetten sıyrılıp, mücadeleci ve vazgeçmeyen bir kişiliğe bürünmemiz gerekiyor(!)
Öyle kaçmak felan yok arkadaş!..
**********
HEM BUGÜNÜN NESLİNE, VAR OLDUĞUMUZU HİSSETTİRECEĞİZ(!)
HEM DE, GELECEK NESİLLERİN BİZLERE HAYIR DUADA BULUNMASI İÇİN SAĞLAM (TOPLUMSAL) ADIMLAR ATACAĞIZ…..
Avrupa’da doğmuş, yetişmiş, okuyan, çalışan gençler olarak; esen her rüzgarla hafif bir toz misali savrulup kaybolan değil, en azgın fırtınalarda bile çamur olma riskini göze alarak, yerinde duran sağlam toprak misali bir duruş sergilemeliyiz.
‘Yiğit, meydanda belli olur..’ deriz hani! Aynen öyle!
Sorumuza gelince;
Vekil nasıl mı seçilir..?!
VEKİL; BİLİNÇLİ SEÇİLİR..
AMA MUTLAKA SEÇİLİR !!!”
Hayata dair her seçimimiz hayırlı yarınlara vesile olması dileğiyle..
Allah doğrudan, doğruluktan ve doğru olanların yanıbaşından ayırmasın!
Sevgi ve Dualarımla,
Fetih Feytullah.