Eski Başbakanlardan Prof. Dr. Necmettin Erbakan, vefatının üçüncü yıl dönümünde Belçika Saadet Partisi tarafından düzenlenen ‘Erbakan’ı Anlamak’ programıyla Brüksel’de anıldı.
Prenses dügün salonunda düzenlenen ve Murat Gençay’ın sunduğu anma programı Kari Șeyh Mısırlı Mücahid Muhammed’in Kur’an-ı Kerim okunmasıyla başladı.
Saadet Partisi Brüksel Temsilcisi Ahmet Tetik bir açılıș konușması yaptı. Tetik konușmasında Merhum Necmettin Erbakan’ın “Yedi milyar insanımızın saadet, huzur ve barıșı için çalıșmak. Dünyada yașayan bütün mazlum, yoksul ve kimsesizlerin kimseleri olmak için var gücümüzle çalıșmaktır” söylediğini hatırlatarak,Saadet Partisi olarak din, dil, ırk ve cinsiyet ayırt etmemeksizin herkesi, her kesimi sevdiklerini ve herkesin yașam, inanç hürriyetini savunduklarını dile getirdi.
Daha sonra Necmettin Erbakan’ın hayatından kesitler gösteren sinevizyon gösterisinin yayınlanmasının ardından Saadet Partisi Hessen Temsilcisi Hakan Bayhan bir selamlama konușması yaptı. “Merhum Hocamız ne saatlere, ne kitaplara ne de zamanlara sığmayacak kadar büyük bir lider olduğunu anlamıș, kavramıș bulunmaktayız ki hep beraber bugün burada bir araya gelmișiz” diyen Bayhan, Necmettin Erbakan’la arasında geçen anıları paylaștı.
Konușmacı olarak kürsüye çıkan Saadet Partisi Almanya Eğitim Bașkanı Hasan Yapar ise Necmettin Erbakan’ı sadece anmadıklarını, onu anlamaya çalıștıklarını ve bu millete onu anlatmak üzere gayret gösterdiklerini belirterek, salon programlarını o yüzden düzenlediklerini vurguladı. Yapar, konușmasının devamında Necmettin Erbakan için düzenlenen anma programları sayesinde, “Nesillerimize, yavrularımıza, evlatlarımıza onun dünya görüșünü ve ideallerini, onlara akatarmak istiyoruz” diye konuștu.
Son olarak bir konușma yapan Saadet Partisi Genel İdare Kurulu Üyesi Prof. Latif Öztek, “Erbakan Hoca’yı herkes anar ama herkes anlayamaz. Anlamadık, anlayamadık, sıkıntının özü bu zaten” dedi ve konușmasının devamında “Eğer Erbakan Hoca’yı gerektiği gibi herkes anlayabilseydi, İslam alemi bugün bu halde olmazdı. Her tarafta kan ve gözyașı olmazdı. Filistin’de yașanan insanlık dramını, Afganistan’da, Pakistan’da, Irak’ta, Arakan’da, Keșmir’de, Mısır’da, Sudan’da, Somali’de yașananları görmeyenler, görüpte içi sızlamayanlar Erbakan’ı anlayamazlar” diyerek Necmettin Erbakan’ın gerektiği gibi anlașılamadığına dikkat çekti.
Necmettin Erbakan’a Başbakanlık Başdanışmanlığı yapan günün hatibi İktisatçı akademisyen Prof. Dr. Osman Aktuğ uzun uzun Necmettin Erbakan’ı ve Necmettin Erbakan’ın havuz sistemini anlattı. Aktuğ Hoca, Erbakan’ı değerlendirebilmek için en az onun kadar bilgiye, kültüre, deneyime sahip olunması gerektiğini ifade ederek, aslında onun bir umman olduğunu belirtti.
ERBAKAN UYGAR BİRİSİDİR
“Erbakan’ı üç aşamada değerlendirmek lazım. Düşünce biçimi, yaşam biçimi ve geçim biçimi. O da eşittir uygarlık biçimi. O halde Erbakan uygar birisi.
Düşünce biçimi Erbakan’ın her ne kadar İslami görüş, Adil Düzen şeklinde ifade etmek mümkünse de; aslında Erbakan’ın düşünce biçimi rasyonel bir düşünce biçimidir, bilimseldir, objektiftir. Erbakan hiçbir konunun tarafı değildir. Bir bilim adamıdır ve düşüncesi de bilimsel kıstaslara dayalıdır. Ama bu bilimsel düşünce biçimini İslami düşünceye, Adil Düzene uyarlamaya çalışmıştır. Demek ki Erbakan akılcı bir insandır. Rasyoneldir, ideolojik değildir Erbakan. Onun ideolojisi yoktur. Aklı vardır ve aklına uygun hareket eder. İslam’ın da emri budur. Allah der ki: “Ben size akıl verdim bu akla uygun hareket edin.
HAVUZ SİSTEMİ 28 ȘUBAT’I TETİKLEDİ
“Havuz sistemiyle bir şekilde sermaye kesiminin çıkarına çomak sokulduğu için, yüzde 125’e varan bir avanta kesildiği için ister istemez sermaye kesimini karşısına almıştır. Bu da 28 Şubat’ı getirmiştir. Bu 28 Şubat’a getiren olay havuz sistemiyle başlamıştır. Ekonomik açıdan. Diğer siyasi tarafları benim alanımın dışında olduğu için o konulara girmek istemem. Ama finansmanın altın kuralı paranın yönünü izle gerçeğe ulaş. Para insan vücudundaki kan gibidir. Havuz sistemiyle yüksek faize alışmış, devletten nemalanmış bir kesim en başta rahatsız olanlardı. Yine havuz sistemiyle ilgili olarak, o dönemde döviz rezervlerimiz yüksek değildi.”
“Bugünkü sistem düşük kur, yüksek faiz modelidir. Bu modeli uygulayabilmeniz için yüksek döviz rezervleri tutmanız lazım. Bugün Türkiye’nin yaklaşık 600 milyar dolar iç ve dış borcu var. Bunun 70-80 milyar dolarını döviz namı altında yabancı bankalarda tutuyorsun. Havuz sisteminin tamamen aksine bir durum. Yabancı bankaya para yatırdığımız zaman yüzde 5 faiz alıyoruz. Buna karşılık onlar bize borç verdiği zaman yüzde 22 faizle veriyorlar. Yani kendi paramıza yüzde 17 avanta vermiş oluyoruz. Sebebi de kurlar yükseldiği zaman döviz rezervlerini kullanarak kurların yükselmemesini sağlamak. Borçlu ülkelerde döviz rezervleri o ülkenin itibarını değil, itibarsızlığını gösterir. O nedenle havuz sistemi olduğu için yüksek faizle borç alıp düşük faizle onlara para yatırmak mümkün değildi.”
Anma programı Hasan Yapar’ın okuduğu duayla sona erdi.
Haber/Fotoğraflar: Cafer Yıldırımer