‘ÖĞRENİLMİŞ ÇARESİZLİK SENDROMU’NA DÜŞMEYELİM

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Bazen hayvanlar aleminde yapılan deneyler ile bizim dünyamızda varolan olayları açıklamak ve problemlere çözüm bulmak, kıyaslamalar yapmak,teşhis ve tanı koymak, bilim adamları için öteden beri süregelen bir yol olmuştur.

Bu deneylerden bir tanesi de; bir akvaryum içinde balıklarla yapılan ve ‘öğrenilmiş çaresizlik sendromu’ olarak tanımlanan durumu gösteren deneydir. Bilim adamları bir akvaryumu cam bir bölme ile ikiye bölerek bir tarafına bir köpek balığı, diğer tarafa ise daha küçük balıklar koyuyorlar ve izlemeye başlıyorlar. Bir süre geçtikten sonra acıkan köpek balığı büyük bir iştahla küçük balıkların olduğu tarafa doğru saldırıyor. Kafasını aradaki cam bölmeye büyük bir hızla çarpan balık afallayarak geri dönüyor ve tekrar saldırıyor ve tekrar aradaki cam bölmeye çarpıp afallamış ve sersemlemiş olarak geri dönüyor. Bu olay defalarca ve günlerce devam ediyor. Bir süre sonra köpekbalığı bu denemelerden vazgeçiyor ve bir köşeye çekilip beklemeye başlıyor.Bilim adamları bir süre sonra aradaki cam bölmeyi kaldırıyorlar ve küçük balıkları serbest bırakıyorlar. Gözleme devam eden bilim adamlarını oldukça şaşırtan bir olay oluyor. Küçük balıklar bu köpek balığının etrafında cirit attıkları ve hatta el ense çektikleri halde, köpek balığı en ufak bir tepki vermiyor,onları yemek için en küçük bir harekette bile bulunmuyor. Ve bilim adamları olayı anında (şıpdadak yani?) çözüyorlar ve diyorlar ki;bütün denemelerinde başarısız olan ve artık küçük balıkları yiyemeyeceğine inanmış olan köpek balığı ‘öğrenilmiş çaresizlik sendromu’na tutulduğundan dolayı hiç bir tepki vermemektedir.

Küçükken; kalın bir halatla bağlanan yavru fillerin tüm çabalarına rağmen kurtulamamaları neticesinde, bütün ömürleri boyunca incecik bir iple bağlandıkları kazıktan kurtulmaya teşebbüs dahi etmemelerinin nedeni de yine ‘öğrenilmiş çaresizlik sendromu’dur.

Pirelerle alakalı yine yapılan bir deney var ki, onuda bir başka zamana bırakarak olayın fasıl kısmına geçmek istiyorum. Hayatta denediğimiz ve başarılı olamadığımız bir çok teşebbüsümüz olabilir. Fakat unutmayalım ki zamanla bir takım zemin ve şartlar değişmiş olabilir. ‘Dün yapamadığımız ve başaramadığımız işleri,bugünde yapamaz ve başaramayız’ duygu ve düşüncesi son derece yanlıştır. Ümitsizliğe düşme ve ‘gittikçe herşey kötüye gidiyor!’ diyerek ye’se (ümitsizliğe) kapılma, bizim ve çocuklarımızın gelecek hayallerini ve ideallerini ölüm döşeklerine yatırmak olacaktır.

İstiklal şairimiz M.Akif Ersoy’un dediği gibi:
‘yeis öyle bir bataklıktır ki düşersen boğulursun,
azmine sımsıkı sarıl, bak ne olursun.’

Ve bize düşen yine M.Akif Ersoy’un dediği gibi olsa gerek:
‘Allah’a dayan, saye sarıl, hikmete ram ol
Varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol’

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.