Çocuklar, bu gün büyüdünüz, okullu oldunuz…
Sen daha okuyamazsın ama annen sana benim yazdıklarımı okuyabilir. Belkide ablan okur. Biri mutlaka okumalı.
Sen karın ağrıları ile uyanmışsındır mutlaka…
Okula gitmekte istemezsin! Korkuyorsundur bilmeden.
Anne kucağından okul koridorlarına, bilmediğin teyzeler annen olacaklar, baban olacaklar. Öğretmenin olacaklar.
Seni şekillendirecekler.
Sen henüz topraktan başını uzatmış minik körpe bir filizsin.
Seni ektiler, dünyaya getirdiler. Su verdiler, güneşte tuttular. Dikkat ettiler. Sana o kadar çok özen gösterdilerki, sen bunları şimdi anlayamazsın.
Zira küçüksün, zira sen çocuksun.
Sen şimdi hayat kapısının önündesin. Elini uzattın içeri bir adım attın.
Başardın biliyormusun?
Hani çocuksun ya, küçüksün ya…
Yaptın işte. Okuldasın. Başardın aferin sana…
Şimdi senin yaşında, senden biraz büyük çocuklar var değilmi etrafında, nede çoklar. Hepsi konuşuyor, hepsi koşuyor, hepsi bağırıyor.
Bak sen etrafına hepsinin yüzü gülmüyormu?
Gülüyorlar değil mi?
Bak iyice bak arkadaşlarına, akranlarına senin gibi onlarda ürküyorlarmı?
Belki birkaçı, belki biraz hani birazcık…
Bilselerki, ne mubarek bir güne adım attılar.
Bilselerki ne kadar büyük güzellikleri kucaklamak için bu gün uyandılar.
Bilselerki, hayata atılan bu ilk adımda ne kadar şanslılar.
Okullu olmak!
Okula gidebilmek!
Okumak…
Çocuklar Kuran-ı Kerim’de inen ilk ayet ‘oku’ dur.
Sizler bunu anlamazsınız çünkü dedim ya çocuksunuz. Size bu yazılanları okuyanlar anlatacaktır benim ne dediğimi.
Sizler şanslısınız, yanınızda anneniz, babanız, abiniz, ablanız yâda bir yakınınız var.
Sizler şanslısınız, okula gitmek için büyük uğraşılarda bulunmuyorsunuz.
Haydi küçük dostlarım düşünelim.
Küçük bir çocuk düşünün, ister sizin yaşıtınız bir kız yâda bir erkek çocuk olsun.
Gideceği okul çok uzakta.
Ne giysisi var, ne doğru dürüst okul ihtiyaçları.
Birtek bir şeyi var.
Okuma isteği,
Büyük adam olma isteği.
Bir şeyleri başarma isteği, ben yaparım, ben yapabilirim isteği.
İşte o uzaklardaki, belki bir köydeki kardeşiniz, belki mecra’daki, belkide bilmediğiniz bir yerdeki!
Onun hayatı daha zordur.
Sizlerden daha çok çalışması gerekecektir.
Yapacaktır, başaracaktır. Çünkü biliyor…
Okuyacağım ben büyük adam olacağım diyor…
Çocuk kalbinde doktor olma isteği, öğretmen olma, kaymakam vali olma isteği olmuştur. O bu ayrımı tek tek yapmamıştır. Onun yaptığı okumak ve büyümektir.
Bir çocuk daha düşünün küçüktür sizinle aynı yaşlarda.
Benim güzel küçüğümün, ailesine de bakması için simit satması gerekmektedir, belkide evde iş yapması, kimbilir annesine, teyzesine, ablasına yardım etmesi!
Bilmiyoruz ki değil mi çocuklarım.
Bildiğimiz o küçük yavrunun da içinde büyük bir ateşin ilk kıvılcımları yanmış.
Okumak istiyor, büyük adam olmak istiyorlar.
Abi olmak istiyorlar.
Bakın ben okumayı öğrendim demek istiyorlar.
Tıpkı sizlerin düşündüğü gibi,
Tıpkı sizlerin kısa bir süre sonra okuyacağı gibi…
Okula başlayan tüm çocukların istekleri aynı olmalı.
Okumalıyız.
Büyüyüp adam akıllı adam olmalıyız.
Çocuklar bu gece başınızı yastığınıza koyduğunuzda neyi fark edeceksiniz biliyormusunuz?
Büyüdüğünüzü…
Bir mukaddes olayı başardığınızı.
Dünyaya ikinci gelişinizi kutladığınızı…
Şimdi boyları küçük kendileri büyük insanlar.
Haydi bakalım aslanlar gibi hocalarınızı dinleyin.
Onlarda sizlerin artık ikinci annesi, ikinci babası olacaklar.
Onlar sizlere dünyanın penceresini açacaklar.
Öğretecekler, koruyacaklar, gözetecekler.
Sizleri şekillendirecekler…
Şimdi boyları küçük kendileri kocaman olacak çocuklar, sesime kulak verin.
Ne kadar çok arkadaşlarınız olacak biliyormusunuz?
Bakın etrafınıza…
Ne kadar çok oyunlar oynayacaksınız.
Yazı yazacak, şarkı söyleyecek, hesap yapacaksınız.
Sizler şansılısınız, çocuksunuz.
Sizler şanslısınız, okullusunuz.
Uzaklardaki, yakınlardaki tüm çocuklarla birlikte hayata atılıyorsunuz.
Daha ne olsun?
Allah’ım sizleri korusun.
Derslerinizde başarılar dilerim.
Nazan Şara Şatana