Öncelikle psikozda ana problemlerin ne olduğunu öğrenmemiz gerekiyor. Psikoz yaşayan bir kişi gerçeklerle bir kopukluk yaşar, olmayan şeyleri görüp ve duyabilir. Fakat bunları kulaklarıyla değil, beyinsel içgüdülerle algılar. Psikoz hastalarının günlük hayatta karşılaştığı sorunları beş gruba ayırabiliriz. Psikoz hastası, duyu organlarında (duymak, tatmak, görmek) duygu ve düşünceleriyle, davranış ve genel günlük aktivitelerinde büyük zorluklarla karşılaşabilir. Yaşadığı semptomları pozitif (halüsinasyon, heyecan, agresif duygular) ve negatif (içe kapanıklık, zevk alamamak) semptomlarına ayırmak mümkündür. Fakat bu pozitif semptomlar negatif semptomlardan daha iyi olduğu anlamına gelmez. Günlük yaşamımızı sabit bir çizgi olarak ele alalım. Bu pozitif semptomlar sabit olan günlük aktivitelerin üstüne gelen semptomlar olarak düşünmemiz gerekir. Negatif semptomları da günlük aktiviteleri düşüren semptomlar olarak düşünmemiz daha doğru olur. Bu semptomları anlamak için beyinsel değişiklikleri saptamamız gerekmektedir. Psikoz dopamin nörotransmitterine bağlanmıştır. Bu dopamin fonksiyonunda sorunlar meydana geldiğini görüyoruz. Kullanılması gereken ilaçlarla bu dopamin seviyesini sabitleştirebiliriz. Bu ilaçların devamlı kullanılması, semptomları kontrol altına almakta önemli rol oynar. İstatistiklere göre devamlı ilaç kullanımında bile hastalığın %15 tekrarlanması söz konusudur. Fakat sadece ilaç tedavisi yeterli olmayıp terapi desteği alınarak olumlu bir sonuca ulaşılabilinir.
Bilimsel çalışmalarda edindiğim bilgi ve yorumlarımdan öğrendiğim bu konu üzerine hastaya anlayış göstermemiz ve nelerin gerçek olup olmayışını onun gözünden bakmak gerektiğini düşünmeliyiz. Hastanın kabul etmediği kendi durumunu, tedavi sürecinde ele alınacak en güzel çözüm olduğunu unutmamalıyız. Gerçeklerinin ne olup olmadığının tartışılması hastanın yakınlarıyla hasta arasında bir olumsuzluğa sebep olabilir. Hastanın yaşadığı duygusal sıkıntılara yardımcı olmamız gerekir. Hasta yakınlarının duruma anlayış göstermesi ve bilinçli olmalarının hastayı olumlu yönde ileri götüreceğine inancındayım. Bu pozitif ve negatif semptomların daha erken farkına varmamız tedavi süresinde daha olumlu sonuçlara götürür. Hastanın kendisine ya da yakınlarına zarar vermemesi için bir uzmana danışmaları en doğru seçimdir. Aksi halde durumun ilerlemesi bir psikotik krize sebep olabilir. Yaptığım gözlemlere dayanarak hastanın hiçbir zaman olumsuzluğa düşmemesi hayatını kaliteli bir biçimde sürdürebilmesi için bilgi, ilaç/terapi ve çevre desteği alması vurgulamak istediğimiz ana konudur.
Çok kapsamlı bir konu olmasına rağmen temel sorunlarına değindiğim bu yazımda sizlere yardımda bulunma amacındayım. Soru ve görüşlerinizi e-mail adresimden bana ulaşabilirsiniz.
Aysun Yıldız
Psychotherapeut – psikolojik danışman
Praktijk Fabula
Adres: Heihoevestraat 1, 3630 Maasmechelen
E-mail: Aysun@telenet.be
Facebook: www.facebook.com/PraktijkFabula
GSM: +32 485 508 326