MODA SANATI

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

sevimunalOldukça ciddi kostümlerden tutunda çeşitli spor dallarına dek moda olarak giyilen kıyafetler var. Bazen daracık pantolonların ne kadar rahat olduğunu düşünürüz, fakat bu düşünce yanıltıcıdır, bir başka nokta da giyilen şeyin kişiyi anlatmasıdır.

TV de moda ile ilgili bir show izlediğimizde,  modadan bir şey anlamadığımız için genelde  bir öfff çekeriz iç ten içe. ‘Nedir bu şimdi, giyilir mi, olacak şey mi bunu giyip dolaşmak?’  diye de düşünürüz çoğunlukla. Bu işten anlayan kişiler ise moda’nın farklı amaçlara hizmet ettiğini söylerler. Peki moda nedir? Dolabında asılı bir kıyafet midir, yoksa  sanat mıdır?  İkisi de diye düşünebilmeliyiz. Çünkü bazı defilelerde sergilenen kıyafetler giyilmekten çok sanat içeriklidir, cesaret edip giymek ise kişiye kalmıştır. Günümüzde artık hiç kullanılmayan kıyafet türlerini de sanatsal bir şekilde vitrinlerde görebiliriz, bu tür kıyafetleri bulmak da artık mümkün olmadığından dekor amaçlı olarak kullanılmaları gayet mantıklıdır.

İnsanı Adam eden şey kıyafettir

Genellikle kıyafeti ısınmak amaçlı giyeriz fakat kıyafet aynı zamanda kişinin karakterini de belirleyen unsurdur  diye düşünüyor  Gillian Vogelsang. Kendisi Leiden-Belçika Tekstil Araştırma Merkezi müdürüdür. Bu merkezde pirsing, saç aksesuarları, tatu, kıyafet ve ayakkabılar baz alınarak bilimsel bir şekilde bakılır. Örneğin birisi kapıdan içeriye ilk girdiğinde girdiğin de şöyle bir bakıp nasıl bir kişi olduğunu tahmin edebilirsiniz. Bunu da kıyafetine bakarak yaparsınız. Bazen kıyafet tarzları  hangi  cemiyetlere mahsus olunduğunu da anlatırlar veya nereye ait olduğunu, ne olduğunu, nerede çalıştığını, nasıl bir mesleğe sahip olabileceği, nasıl bir karaktere sahip olduğunu dahi anlatırlar. Bu tür şeyler insanlar farkında olmadan oluşur ve gelişirler. Çevrenize şöyle bir baktığınızda  firmalarda, çalışılan alana göre kıyafet giyilir veya  diplomat çevresindeki kıyafet tarzına bakın. Bir şehirde en çok ön plana çıkan kıyafet tarzı da o şehirde ne tür kişilerin yaşadığını anlatır. Bazı şehirler daha fazla diplomat  tipinde insanlar barındırır, mağazalarda resmi kıyafet daha fazladır, bazı şehirlerde ise farklı meslek grubundan insanlar daha fazladır o şehirde mağazalar her tür kıyafet bulmanız mümkündür ve bu kıyafetler şehirde bulunan kişilerin mesleklerine göre ya renklidir veya değildirler.

Ekonomik Güç Neyin Giyilip Neyin Giyilmeyeceğine Karar Veriyor

Jose Teunissen bir moda müzesinin müdürü, ona göre insanları kıyafetleriyle kategorileştiren devir kapanmış ve artık kişinin zevkine göre olan giyim tarzı gelmiştir.  Jose Teunisssen’e göre moda 18 yy sonunda başlayıp 19 yy da ise şekil almıştır. Günümüzde  artık kıyafetiyle kişi kendi kişiliğini anlatan olmuştur. Moda günlük giyilen şeyler haline gelmiştir. Bazı kişilere göre moda tarihi çok eskilere dayanmaktadır, Jose Teunissen bu düşünceyi de şöyle değerlendiriyor. Moda  herkesin giyebildiği ve kendi belirlediği kıyafettir. Çok önce var olan moda yalnızca en üst kesime, yani ekonomik olarak güçlü olan asillere yönelikti. 16 yy güç İspanya’daydı ve o dönem  asiller atalalarının kıyafet tarzını izleyerek siyah ağırlıklı  kıyafetler giyerler ve dantelli, geniş yakalar takarlardı.

17 yy. Fransa kıralı 14.Lodwijk’de modada epey değişiklikler yapmıştır. O dönemde kral şaşalı şeyler sevdiği için bol inci ve oldukça süslü kıyafetler kullanılmış. Kral, kazandığı savaşlardan dolayı askerlerini kendi kıyafet tarzında giyinmeleri için de şart koymuştur. 17 yy ortalarından itibaren askerler, uzun ceketler, şaşalı gömlekler ve baldırlara dek  inen dar şort tarzı  pantalonlar giymek zorundalardı, üstüne üstlük bir de bol kıvrımlı peruklar takmak zorunda kalmışlardı. Günümüzde moda nasıl sık sık değişiyorsa 350 yıl önce de aynı şekilde değişmekteydi.

Asillerin eşlerinin yanı sıra beraber oldukları sevgililerinin de şık olmaları gerekiyordu. Sevgililer birer ikon misali olmak zorundaydılar. 17 yy. Kadınlar modayı çok yakından izlemiyorlardı, kurallar onlara toplumda nasıl görünmeleri gerektiğini bolca hatırlatıyorlardı.  17 yy kadını oldukça zayıf görünmek zorundaydı. Uzun etekler, üst kısmı saran dar korseler ve göğsü açıkta bırakan derin dekolteler mevcuttu fakat bu tüm kadınlarda aynı şekildeydi. 18 yy dan itibaren daha tiyatral kıyafetler moda oldu. Bu yüzyıldan itibaren kadınlar modayı ele aldılar. Paris kadın modasında bir numara oldu. Teunissen’a göre, Fransa da yaşayan asil kadınlar, kadın kıyafetlerinde modanın nasıl olacağına yön veriyorlardı. Kral’ın çevresindeki kadınlar ve sevgilileri kralın ilgisini çekmek için modayı kullanarak kralı baştan çıkarmak için çaba harcıyorlardı, ayrıca Paris’in büyük bir şehir olması da moda konusunda büyük rol oynuyordu. O dönemde tüm dikkat eteklere verilmişti, etekler genişledikçe genişliyordu. Eteği taşıyan panier ve bol keten fırfırlar ön plandaydı. Üst kısımlar oldukça dar, göğüs dekoltesi derin ve  göğüsler daha dışarıya fırlamış şekilde görünüyorlardı .

14. Ludwijk öldüğünde  rococo modada daha fazla seçenek ve esneklik sunmuştu. En tutulan giysi ise bir korse idi. ‘Robé à la française’.  Korse ön kısımdan iplerle sıkıca  kapanmaktaydı, özelliği ipler, keten kumaş ve dantel olmasıydı. Ne kadar dekoratif olursa kişi kendisini o denli şık hissediyordu. Madame de Pompadoru  o dönem kral olan Lodewijk’in sevgilisiydi ve o dönemin modasına imzasını atmış bir ikondu.

Erkek Giysileri Git Gide Daha Sadeleşmiştir

18 yy. Ortalarına doğru erkek giysileri sadeleşmeye başlamıştır. Fransızlar kadın modasıyla ilgilenirlerken ingilizler de erkek kıyafetinde modada öncülük yapıyorlardı. Parisian moda ve London tailoring çok şey anlatırlar. İngiliz asilleri, dışarı hayatını severler bu yüzden onlarda moda olan kıyafetler daha çok dışarıya yönelik ve rahat olan tarzlardır. Bir adet ceket, pantalon ve gömlek. Takım olarak görülen bu kıyafet tarzı günümüzde de hala tercih edilendir. 18yy. Sonunda patlak veren Fransa devrimi  modanın da sonu olmuştur. Asillerin elindeki güç halka geçmiştir ve modern bir hayat oluşmaya başlamıştır. Giysiler daha sadeleşmiş ve kullanışlı hale gelmiştir. Artık asiller moda konusunda karar veremiyorlardı. Terziler üst kişilere danışarak giysi dikmiyorlardı.  19 yy. Modacılar kontrolü ele geçirmiş ve moda dünyasında ne olup biteceğine onlar karar veriyorlardı. Tasarımcılar oluşmaya başlamış ve moda da kadını ön plana çekmişti.

İlk Moda Evi

İlk moda evi 1858, paris’te bir ingiliz olan Charles Worth tarafından kurulmuştur. Charles Worth şimdiye dek yapılmamış olanın peşindeydi. Moda show planladı ve ilk defileyi canlı modeller üzerinde zengin kadınlara sundu. Hout Couture’un de başlangıcı olmuştu bu defile. 1960 yılına dek moda moda evleri tarafından halka Hout Couture olarak sunuldu.

S formu acı vericiydi

Moda git gide halkın her katmanına ulaşıyordu. Hout Couture her kesim tarafından alınması mümkün değildi. Özellikle köylüler için çok ulaşılmazdı. Dikiş makinasının çıkması bu sorunu  çözdü ve kadınlar kendi kıyafetlerini kendileri dikmeye başladılar. Bu şekilde onlarda modaya uygun kıyafetler dikip giyebiliyorlardı. Kadınlar için modada devrim, korseden kurtularak olmuştur. Amerika Kadın Kıyafetleri Düzeltme  Evi, 1889 yılından itibaren bu konuyu gündeme getirmiş ve uyarılar yapmıştı fakat  S hattın yok olması ancak 19 yy başında gerçekleşti.  Kadını zayıf göstermek için kullanılan korse arkadan iki elle ipler çekilerek sıkıca kapatılıyordu, bu şekilde bel ince bir görünüm kazanırken tüm basınç bacaklara ve göğüs kısmına veriliyordu. Düz bir karın bölgesi kazanılırken, fırlamış göğüsler o dönemde oldukça modaydılar, bu görüntü kadına günün modasını kazandırırken diğer yandan işkence ediyordu. 19 yy başlarında moda tasarımcısı  Paul Poiret 1906 yılında bir elbise tasarlar. Bu elbise korsesizdir ve oldukça sade tasarlanmış, dökümlü kumaşlar kullanılmıştır.

Birinci dünya savaşında bununda sonu gelir. Kadını ön planda tutmuş olan moda yok olmuştur. Erkekler savaşta kadınlar da çalışmak zorundaydılar. Zor şartlar ve kendi başının çaresine bakabilme durumu kadını rastgele giyinmeye zorlamıştır. 20 yy dan itibaren, kadınlar dans etmek, içki içmek ve sigara kullanmak istiyorlardı. Etekler kısalmış ve saçlar kısalmıştır. Bu tip kadın  La Garçonne olarak adlandırıldı. Bu tür özgür, rahat ve modaya uygun kadın Gabrielle, ;Coco, Chanel. Bu modacılar kadının rahat giyinmesinden yanaydılar ve çalışan kadınlar için kıyafetler tasarladılar. Hatta hırkalar dahi  tasarlamışlardı. Tekrar ekonomik krize girildiğinde moda yeniden kadını oluşturdu. Artık daha güçlü bir kadın modeli vardı fakat saçlar ve etekler yine uzamıştı , Hout Couture’e dönülmüştü. Yeni modanın kahramanları filim yıldızları olmuştu. Onların giydikleri şeyleri  moda, bilinçli olarak kadınların da giymelerini sağlıyordu. Marlene Dietrich 1930’lu yıllarda oldukça sarsıcı bir şekilde  ilk kadın olmuştu, halk arasında pantelon giyen. Tabi aynı zamanda tüm kadınların da pantelon giyebileceklerini halka kabul ettirmişti.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.