76 yıl önce onaylanan Marshall Planı’nın Türkiye’ye etkileri

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

ABD Kongresi’nin 11 Eylül 1947’de onayladığı, Harry S. Truman ise 3 Nisan 1948 tarihinde imzaladığı Marshall Planı, II. Dünya Savaşı sonrasında 1947 yılında önerilen ve 1948-1951 yılları arasında yürürlüğe konmuş ABD kaynaklı, antikomünist hedefleri olan bir ekonomik yardım paketidir. 16 ülke, bu plan uyarınca ABD’den ekonomik kalkınma yardımı almıştır.

Marshall Planı’na karşılık SSCB, Doğu Bloku ülkelerinden gelen büyük miktarda kaynağın SSCB’ye savaş sırasında Mihver Güçlerine katılma tazminatı olarak ödenmesine rağmen, Molotof Planı olarak bilinen kendi ekonomik planını geliştirecekti.

Türkiye açısından Marshall Planı

17 Temmuz-2 Ağustos 1945 tarihinde Birleşik Krallık, SSCB ve Amerika Birleşik Devletleri arasında düzenlenen Potsdam Konferansı’nda görüşülen önemli konulardan birisi de Türk Boğazları konusu olmuştur.

18 Temmuz gecesi yemekte Sovyetler Birliği lideri Joseph Stalin, Birleşik Krallık lideri Winston Churchill’e, Türkiye-SSCB arasındaki bir ittifakın ancak aralarındaki anlaşmazlıkların çözülmesiyle mümkün olacağını, fakat Türkiye’nin Kars ve Ardahan’ı SSCB’ye geri vermeyi, Montreux Antlaşması’nı tartışmayı reddettiğini söyledi.

Daha sonra 23 Temmuz gecesi başka bir yemekte Stalin, Churchill’e “Eğer Marmara’da bize tahkim edilmiş bir pozisyon vermeniz mümkün değilse o zaman Dedeağaç’ta bir üs alamaz mıyız?” diye sorarak Boğazların denetimi ile ilgili niyetini açıkça dile getirdi. Churchill, Boğazlarda SSCB’nin istediği yönde bir düzenlemeyi desteklediğini ama bunun Türkiye’nin toprak bütünlüğünü tanıma koşuluna bağlı bulunduğunu söylemiştir.

SSCB’nin tavrı ve ABD çıkarlarına ters istekleri üzerine Potsdam Konferansı’ndan kısa bir süre sonra, ABD’nin Boğazlarla ilgili politikası görüşmelerin sonunda değişmiştir ve ABD Türkiye’yi destekleme kararı almıştır. ABD’nin destek kararına dönemin Türkiye hükümeti ABD lehine taraf olmuş ve böylece ikili ilişkilerde büyük gelişmeler olmuştur. Bu durum Marshall Planı doğrultusunda ABD’nin Avrupa ülkelerine yaptığı Marshall yardımlarını da kapsayan günümüz ABD-Türkiye ilişkilerine dek sürmüştür.

Marshall Planı’nın Türkiye’ye ekonomik etkileri

Marshall Planıyla gelen yardımlar sayesinde üretim ve gelir artışı hızlanmıştı, ama ekonomi dış kaynaklara bağımlı hale gelmişti. Üstelik 7 Eylül kararlarıyla birlikte önceden 1 dolar 1,80 Türk lirası iken, 2,80 liraya yükselmişti. Bu durum ihracattan gelen gelirleri düşürmüş ve ithalattan giden giderleri arttırmıştı. Bunların bir sonucu olarak ithalat ihracatı geçmişti. Türkiye ithalat yaptığı ülkelere fazlasıyla borçlanmaya başlamıştı.

31 Mayıs 1950 tarihinde ithalat yapılan ülkelere olan toplam dış borç 218 milyon 141 bin Türk lirasını bulmuştu ve bu dış borç hızla artmaya devam ediyordu. 1955 yılında bu borçlar 1 milyar 686 milyon 319 bin 466 Türk lirasına kadar yükseldi. Durumun endişe uyandırması üzerine 1953 yılında Türkiye ithalatı azaltma kararı aldı. 1958 yılında ise 1 dolar 9 Türk lirasına yükseldi. Marshall Planı’nın Türkiye üzerindeki ekonomik etkisinin özeti olarak önce verip ardından çok daha fazlasını aldığı söylenebilir. Plan Türkiye’yi dışa bağlayarak bir nevi sömürgeleştirme sistemi yaratmıştı ve Türkiye ABD’nin açık pazarı haline gelmiştir Marshall Planı’nın başlattığı ekonomik hareketlenme, ekonomik bağımlılığa dönüşmüştü.

Marshall Planı’nın Türkiye’ye siyasi etkileri

Marshall Planı’yla oluşan yeni ekonomik sistemin Türkiye’yi dış borçlara bağımlı hale getirmesinin bir sonucu olarak siyasi ilişkiler de bu eksen üzerinden ilerlemeye başlamıştı. Türkiye’nin dış siyasetinde ABD önemli bir yer tutuyordu. 22 Mayıs 1950 tarihinde liberal yönetimi destekleyen Demokrat Parti’nin başa geçmesiyle ekonomik altyapıyı geliştirmek ve dış politikada güvenliğin sağlanmasını amaçlayan yeni planlar yapıldı. Bu planlar doğrultusunda Türkiye NATO’ya katıldı. Böylece ABD ile siyasi ilişkileri iyice gelişti ve ABD2nin ekonomik yardımlarının karşılığında Türkiye’de ABD’nin Rusya’yla olan çatışmalarına asker desteği yolladı. Türkiye aynı zamanda konumu açısından da oldukça stratejik bir yerde bulunuyordu. Bu durum ABD’nin fazlasıyla işine geliyordu ve yararlanmaya devam edebilmek için ekonomik desteğe devam ediyordu. Bu destek Türkiye’nin de işine geliyordu. Dolayısıyla durumdan yararlanabilmeye devam edebilmek adına komşu ülkeleriyle siyasi ilişkilerinin bozulmasının bile göze almıştı.

Marshall Planı’nın Türkiye’ye sosyal etkileri

1947 yıllarının sonlarına doğru Türkiye’nin Marshall Planı’nın dışında tutulacağı söyleniyordu. Ekonomik desteğe ihtiyaç duyan Türkiye ise ABD’nin dikkatini çekebilmek için yeni bir komünizm tehlikesi yaratmaya çalıştı. Çalışmaların başarılı olması sonucunda Türkiye dikkatleri üzerinde çekmeye başladı ve yardımların yapıldığı 16 ülkeden birisi olmaya hak kazandı. Marshall Planı’yla Türkiye’deki nüfus dengeleri de değişti. Kırsal alanda yaşayan nüfus giderek azalmaya başladı ve vatandaşlar hızla kentsel alanlara doğru hücum etmeye başladı. Aynı zamanda okuma oranlarında da artış görüldü. Türkiye’nin dikkat çekmeye başlamasıyla turist sayısı da giderek artmaya başladı ve bu durum ekonominin lehine oldu. Ancak Marshall Planı’nın ilerleyen süreçlerinde Türkiye’de oluşan hazırcılık halka da yansıdı ve bütçe açıklarını kredilerle kapatmaya çalışan bir nüfus gelişti. Sonuç olarak toplumdaki iflasların sayısı epeyce arttı.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.