Belçika’ya İşgücü Göçü’nün 50.Yılını kutlama etkinliklerini resmi olarak bașlatan programda, Belçika ekonomisine önemli katkılar sağlayan Türk toplumuna övgüler yağdı.
Başbakan Yardımcısı, İçişleri ve Fırsat Eşitliği Bakanı Joëlle Milquet ile Yurtdışı Türkler Başkanlığı’nın desteklediği ve Belçika-Türk Dernekler Komitesi tarafından tertip edilen programda konușma yapan Başbakan Yardımcısı Joëlle Milquet, “Türk göçmenlerin göstermiş oldukları, başarı, beceri ve potansiyeli için teşekkür ediyorum” dedi. Türklerin artık “gurbetçi” olmadığını ifade eden Milquet, Türklerin arasından çıkan sanatçı, polis, politikacı, sporcu, işveren, işçi ve birçok şahsiyetin Belçika’ya bugün katma değer oluşturduğunu söyledi.
Etkinliğe katılması beklenen ancak katılamayan Brüksel Bölge Hükümeti Bașkani Rudi Vervoort’un yerine konușan Saint-Josse Belediye Bașkanı Emir Kır, Brüksel’de var olan Türk toplumunun, içerisinde bulunduğu șehirin gerek ekonomisine gerekse sosyal hayatına inanılmaz bir katkı sağladığını ifade etti.
Kültür Bakanı Fadila Laanan ise yaptığı konușmada, göçünün ellinci yılında Türk toplumunun Belçika ekonomisine sağladığı dinamizmin göz ardı edilemez olduğunu belirterek, toplumun tamamen Belçika’nın sosyal hayatına ayak uydurarak model bir toplum haline geldiğini vurguladı.
“Burada yașayan Belçikalı Türklerle gurur duyduk” diyerek Belçikalı Türklerden övgüyle bahseden Türkiye Cumhuriyeti Bașbakan Yardımcısı Emrullah İșler, konușmasının devamında, “Buradaki Türklerin asimile olmadan, bu topluma entegre olduklarını ve uyum sağladıklarını gördük” dedi.
Son olarak, konuşan Dışişleri Bakanı Didier Reynders, “Size elli yıl sonrası için şimdiden randevu veriyorum. Belki o zaman göçün yüzüncü yılını başka şekillerde kutlarız” diyerek elli yıl sonra arkadaşlık bağlarının daha güçleneceğine inandığını belirtti.
Etkinlikte iki tane video izletildi. Birincisinde Schaerbeek ve St-Josse Belediyelerinde, Brüksel ve Flaman Parlamentoları, Federal Parlamento ve Senato binalarında çekilmiș ve Türk kökenli önemli siyasetçilerin yer aldığı röportajlar yayınlandı. Videoda ayrıca son seçim döneminde Scharbeek’teki Türk semtlerinden görüntüler.
İkincisinde ise, ilk gelenlerin arşiv görüntülerine yer verildi. Birinci kuşak ailelerden birinin ev manzaraları, başarı öyküleri için kişilerin çalıştıkları yerlerden görüntüler ve Scharbeek’te bir STK’da sanatçı buluşması ile Brüksel’deki Türk semtlerindeki yaşamdan kareler yer aldı.
Etkinlikte ayrıca iki tane panel yapıldı. “Göç, çok kültürlülük ve kültürlerarası toplum inşasında Belçika modeli” bașlıklı birinci panelde Jozefien De Bock (Eşit Fırsatlar Merkezi Başkanı), Dirk Jacobs, Michael Privot, Mazyar Khoojinian gibi isimler yer aldı.
Moderatörlüğünü Betty Cleeren’in yaptığı, “Eşit vatandaşlar olarak Belçikalı Türklerin sosyal hayata katılımı” konulu 2. Panelde ise Türk toplumu temsilcilerinden Mustafa Dişli, Birsen Taşpınar, Arzu Temizer (Yıldız Okulları Müdiresi), Parla Astarcı (Kardiyolog) ve Şefik Birkiye (Mimar) gibi isimler yer aldı.
TÜRK OKULUNA ÖVGÜLER
Eşit Haklar ve Irkçılıkla Mücadele Merkezi Başkanı Jozef De Witte de Belçikalı Türklerin eğitim sorununa değindi. De Witte, Türk asıllı öğrencilerin eğitim başarısı düşük olduğunu fakat bunu düzeltmek için elinden gelen her şeyi yapan Türk müteşebbisleri tarafından başlatılan Lucerna Kolejleri gibi kurumlar da olduğunu ifade etti. De Witte, Belçikalı Türklerin güçlü organizasyonlarla ayakta duran bir toplum olduğunu ifade ederek, salonda hazır bulunan Belçika Aktif Dernekler Federasyonu Başkanı ve işadamı Musa Soydemir’i örnek olarak gösterdi.
Yabancılara yönelik önyargıların giderilmesi adına Türk STK’ların çok önemli çalıșmalar yaptığını ifade eden ULB profesörü Dirk Jacobs, özellikle Hizmet Hareketi’nden esinlenen derneklerin Belçika’daki sosyal insicama katkıda önemli rol üstkendiklerini ve çok olumlu neticeler ortaya koyduklarını belirtti.
Daha önce, Brüksel’in farklı okullarında oğretmenlik yaptıktan sonra Ecole des Etoiles’in bașına geçen Arzu Pehlivan ise okul olarak verdikleri hizmet sayesinde, Belçika ile Türkiye arasında köprü vasifesi olușturacaklarını söyledi.
Pehlivan, 2012 yılında, okulun 56 farklı derneği bünyesinde barındıran Belçika Aktif Dernekler Federasyonu Fedactio’nun desteğiyle Centre Scolaire des Etoiles’in Brüksel’de bir de ortaokul açma imkanı bulduğunu belirtti. “Bildiğiniz gibi Bruksel’de okulların kapasite yetersizliğine bir çözüm olmak üzere açılan College des Etoiles sayesinde Fedactio, ekonomi dalında, vatandasların oylarıyla ‘Yılın Brüksellisi’ ödülüne layık görüldü” diye konușan Pehlivan okulda șu an 867 öğrenciyi barındıran okulda 13 farklı milletten öğrencinin ve 8 farklı milletten ögretmen ile çok kültürlülüğü yașattıklarının altını çizdi.
BAȘBAKAN’IN KAPANIȘ KONUȘMASI ETKİNLİĞE DAMGA VURDU
Başbakan Erdoğan, Brüksel’deki temasları çerçevesinde Belçika’ya İşgücü Göçünün 50. Yıldönümü Sempozyumu’nun kapanış oturumunda konuştu.
Türkiye ile Belçika’nın dış ticaret hacmi 7 milyar euro civarında.
“Şu anda Türkiye ile Belçika’nın dış ticaret hacmi 7 milyar euro civarındadır. Belçika’nın Türkiye’deki doğrudan yatırımları 11 milyar dolara ulaştı. Bunun yanında gerek Türkiye’den iş adamlarının gerek buradaki kardeşlerimizin Belçika’da çok ciddi yatırımları bulunuyor. 50 yıl önce göçmen işçi olarak gelen vatandaşlarımız şu anda Belçika’da girişimci olarak, sanayici, tüccar olarak önemli yatırımlar yapıyor. Önemli ölçüde, istihdam sağlıyorlar. Buradaki kardeşlerimizin de yapıcı katkıları sayesinde, Belçika Türkiye’nin AB üyeliğine destek veren ülkelerin başında yer aldı. Bu vesileyle de gerek Belçika devletine, gerek tüm Belçika vatandaşlarına AB üyeliğine verdikleri destekten dolayı teşekkür ediyorum.
Kültürler arası kaynaşmış bir toplumun, çok daha aydınlık bir gelecek inşa edebileceğine yürekten inanıyoruz.
“Irkçılık, ayrımcılık, fırsat eşitliğine aykırı uygulamalar, antisemitizm ve İslamofobi gibi insana ve insanlığa yönelik suçlar dünyamızda maalesef ciddi bir tehdit haline dönüştü. Bu vesileyle bu kürsüden her türlü ayrımcılığı, ırkçılığı, fırsat eşitliğine aykırı uygulamayı, antisemitizm kadar İslamofobiyi de reddettiğimizi bir kez daha vurgulamak istiyorum. Belçika makamlarının da bizlerle aynı hassasiyeti paylaştığını biliyorum. Irkçılık ve ayrımcılık kadar asimilasyonun da insanlık suçu olduğu konusunda Belçika ile hemfikiriz. Esasen farklılıkların nasıl bir zenginlik teşkil ettiğini, farklı renklerin uyum içerisinde bir arada yaşadığı nasıl bir güçlü gelecek inşa ettiğini göstermesi açısından Belçika’yı çok yakından ve takdirle izliyoruz. Biz kültürler arası kaynaşmış bir toplumun, her türlü bozgunculuğa daha etkin mücadele vereceğine, çok daha aydınlık bir gelecek inşa edebileceğine yürekten inanıyoruz. Bu çerçevede yurttaşlarını eşit vatandaşlar olarak süreçlere dahil edebilen bir entegrasyon modelinin kayıtsız şartsız destekleyicisi ve teşvikçisiyiz.”
İkinci bir devlet, yani biz bir ananas devleti kurdurmayız.
Yasama organının reformları belirlemekle ve yasaları sürekli olarak güncellemekle mükellef olduğunu belirten Erdoğan, “İnanıyorum ki yarınlar çok daha güçlü olacak. Türkiye, ekonomisiyle, dış politikasıyla, uluslararası imajıyla çok açık bir şekilde yıpratma gayretlerine karşı dik durarak yoluna devam edecektir. Biz paralel bir devlet yapılanmasına Türkiye Cumhuriyeti devleti içerisinde müsaade etmeyeceğiz. Kim ne derse desin. Bu konuda kararlıyız. Türkiye’de, Türkiye Cumhuriyeti Devleti vardır, ikinci bir devlet yani bir ananas devleti kurdurmayız” diye konuştu.
Avrupa’da Türkiye ile ilgili haber ve değerlendirmelerin belli bazı kanallar üzerinden değerlendirildiğini gördüğünü belirten Başbakan Erdoğan, “Bugün bunu hissettim. Bunu doğru bulmuyoruz. Son derece yanıltıcı sonuçlar doğurduğunu görüyoruz. Bugün Brüksel’de görüştüğümüz muhataplarımıza bu meseleyi özellikle vurguladım; ‘Bu haberleri kaynağından alırsanız siz de yanılmazsınız biz de sizinle olan münasebetlerimize farklı gözle bakmayız'” ifadelerini kullandı.
17 Aralık operasyonunun hem Türkiye içinde hem dünyada görüntüde bir yolsuzluk ve rüşvet operasyonu olarak yansıtıldığına dikkati çeken Erdoğan, şunları kaydetti:
“Oysa görüntüde, yani ambalajda yolsuzluk ve rüşvet iftiraları varken alttan alta başka hesaplar görülmek istendi. 14 ay süren ve usülde pek çok sorunlu noktanın olduğu bir soruşturma seçimlere sadece 2,5 ay kala gündeme getirildi. Bununla seçmen algısı değiştirilmek isteniyor. Sandığa müdahale edilmek isteniyordu. Paketin içinde bazı başka gayeler de vardı. Kardeşlerim soruyorum, yolsuzluğun olduğu bir iktidar bu ülkede 10 yılda milli geliri 1’e 3 artırabilir mi? 230 milyar dolardan 820 milyar dolara çıkarabilir mi?”
Konuşmasında İstanbul Boğazı’na yapılan 3. köprü ve Marmaray’a değinen Başbakan Erdoğan, “Bunlar rahatsız ediyor. Yükselen, güçlenen bir Türkiye var, bu birilerini rahatsız ediyor. İşte bu oyunu bozduğumuz için bu adımlar atıldı. Kardeşlerim güneş balçıkla sıvanmaz. Bunlar istedikleri kadar rüşvet desinler, istedikleri kadar yolsuzluk desinler, siz Avrupalı dostlarımıza şunu anlatmalısınız; yasama organı yargıya müdahale etmez ama yargının nasıl çalışacağını yasama organı belirler” diye konuştu.
Erdoğan, 30 yıldır devam eden terör meselesini çözme noktasına geldiklerini kaydederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“1 yıldır hamdolsun artık şehitler gelmiyor. Ama şunu da söyleyeyim, bunu da hazmedemeyenler var, şehitler gelsin diye bekleyenler var, çünkü oradan rant devşirenler var. İnşallah onların o beklentileri de Allah’ın izniyle sona erdi. Çünkü siyaset, Türkiye’de yegane çözüm yöntemi olarak görülüyor.
Başbakan Erdoğan, 1964 yılında Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının Belçika’daki işgücü ihtiyacını karşılamak için bu ülkeye geldiğini belirterek, “50 yıl boyunca Belçika’nın kalkınmasına, ilerlemesine, refahına çok önemli katkılar sundular” dedi.
“Yaşanan zorluklara, kimi zaman trajedilere rağmen ilk gelenler Belçika’da büyük bir misafirperverlikle karşılandılar. Burada tutundular. 50 yıl içinde ilk gelenlerle birlikte onların çocukları, torunları hatta şimdilerde torunlarının çocukları, yani dördüncü nesil bile Belçika’da, Belçika toplumuna entegre olmuş halde yaşamlarını idame ettiriyorlar. Aslında şu salonda oluşan manzara 50 yılın özetini, 50 yılın gerçek bir fotoğrafını önümüze koyuyor.”
Haber/Fotoğraflar: Cafer Yıldırımer