Geçtiğimiz günlerde Paris’te meydana gelen ve 132 kişinin hayatını kaybettiği terör eylemleri, biz Avrupalı Müslümanları derinden yaraladı. Arupalı Müslümanlar olarak çok üzüldük, sarsıldık ve neye uğradığımızı şaşırdık. Tıpkı New York’taki 11 Eylül saldırılarında ve yine Paris’teki Charlie Hebdo’ya yapılan saldırılarda olduğu gibi.
Sarsıldık ve derinden yaralandık çünkü gerçekleştirilen bu barbarlıkların mensubu olduğumuz dinin adına yapıldığı belirtiliyor. Barış dini diye bildiğimiz dinin adına birçok insan öldürülüyor. Oysa öldürülenler arasında Müslümanlar bile var.
Peki bu eylemleri gerçekleştirenler kim? Din adına gerçekleştirdiğine inanan, beyni yıkanmış bir avuç piskopat. Eylemleri yapanlarla ilgili basında birçok şey yazıldı, çizildi. Yazılanların doğruluk payını elbette bilemeyiz. Ancak yazılanların büyük bölümü söylentiden, olasılıktan, efsaneden ve tahminden olduğu kesin. Bu konuda kimsenin gerçeği yüzde yüz bilemez.
Ancak bu konuda Müslümanlar açısından can sıkan birkaç detayın olduğunu belirtmekte fayda var. Bir kere basında çıkan haberlerde sürekli “Cihatçı”, “Müslüman”, “İslamcı” gibi kavramların kullanması çok yanlış. Üstelik “Terörist” kelimesinin geçtiği bir kontekste.
Bir kere “Cihat” kelimesinin anlamını iyi bilmek gerekir. Cihat kelimesi, İslam inancında Allah rızası için yapılan ibadet, amel ve çalışmaların tümünü kapsar. İslamolog olmadığım için belki bu konuyu çok derinleştirecek kapasiteye sahip değilim ancak az da olsa bir Müslüman olarak anlamını bildiğim için belirtmekte fayda görüyorum. Kısacası bu kelime, Batı medyasında lanse edildiği gibi İslam adına yapılan savaş anlamına gelmiyor. Maalesef üzülerek söylüyorum, bu durum devam ederse, sadece İslam düşmanlarının işine yarar. İslamofobiyi körükler. Müslüman toplumunu zor durumda bırakır. Ve en önemlisi Müslüman toplumunda ateistlerin yetişmesine sebep olur. Bu durumun devam etmesine müsade etmemeli. Ancak hiçbir Müslüman yetkili çıkıp bu konuda uyarıda bulunmuyor. Oysa birilerinin çıkıp uyarıda bulunması lazım. Velhasılıkelam, kimse çıkıp, bu uyarıda bulunamıyorsa, demek ki, Müslüman toplumu o potansiyele sahip değil.
Ayrıca Türkiye’deki basının da bu terör olayları ile ilgili yaptığı haberlerde “Cihatçı” kelimesini kullanması ayrı bir vaka.
“CİHATÇI” BİR TERÖRİSTİN PORTRESİ
Paris’teki terör olaylarına karışan ve şu anda aranan sözde “Cihatçı” bir teröristin portresini çizelim. Daha düne kadar bir taverna işleten, uyuşturucu satan ve aynı zamanda kullanan, hırsızlık yapan, geçimini haram parayla sağlayan, güvenilmeyen ve sevilmeyen şerefsiz bir yaratık. Bu tuhaf portreli yaratığın bu eylemi İslam adına yaptığı iddia ediliyorsa, demek ki, aynı İslam’dan söz etmiyoruz. Bu teröristin bu eylemi gerçekten İslam adına yaptığına inanmalı mıyız?
MÜSLÜMAN KURULUŞLAR NEREDE?
Olayların meydana geldiği andan itibaren medyayı takip ediyorum ve bir konu daha dikkatimi çekti. Müslüman toplumu adına konuşma yapanlar genellikle toplumun yakinen tanımadığı ve ekseriyetle alakasız insanlardan oluşuyor. Adı duyulmadık dernek başkanları bile kale alınıyor. Oysa söz hakkı “Binlerce üyemiz var” diyen federasyon başkanlarına ait olmalı. Şayet bu federasyon başkanları bu kapasiteye sahip değillerse, bence oturdukları koltukları boşuna eskitmesinler ve işi ehillerine versinler.
Cafer Yıldırımer