2016 yılını değerlendiren Federal Parlemento Milletvekili Veli Yüksel: “15 Temmuz bir vahşettir”

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Federal Parlamento Milletvekili Veli Yüksel, Yenivatan’a verdiği özel röportajda 2016 yılını değerlendirdi.

2016 yılında dünyayı ve Belçika’yı vuran terör olaylarına vurgu yapan Yüksel, Belçika’da terör korkusunun devam ettiğinin altını çizerek, vatandaşların güvenlikleri konusunda ellerinden geleni yaptıklarını belirtti.

15 Temmuz’da Türkiye’de meydana gelen hain darbe teşebbüsüne de değinen Veli Yüksel, Belçika’da yaşayan Türk toplumunu bu konuda daha sakin olmaya davet etti.

Yüksel, önümüzdeki dönemde gerçekleştirilmesi planlanan yeni projelerinden de bahsederken, 2017 ile 2018 yılının önceki yıllara bakarak ekonomik açıdan daha iyi geçeceği sinyalini verdi.

İşte Veli Yüksel röportajı:

2016 yılı sizce nasıl geçti?

V.Y.: “2016 çok sancılı bir yıldı. Önce dünyanın çok yerlerdinde terör olayları oldu. Belçika’da 22 Mart’ta terör saldırıları oldu. Birçok suçsuz insan hayatını kaybetti. Ben her zaman şunu söylemişimdir. Terörle bir yere varılmayacağını ve terörün iyisi, kötüsü yoktur. Teröristin iyisi ve kötüsü yoktur. Terör her yerde terördür. Türkiye’de de bazı terör olayları oldu. Daha sonra 15 Temmuz’da Türkiye darbe girişimiyle karşı karşıya kaldı ve o darbe girişimini kınıyorum. O hain darbe girişiminde bulunanların cezalandırılmalarını talep ediyorum. Bunu her fırsatta tekrarlıyorum ve her zaman altını çiziyorum. 15 Temmuz gecesinde yaşanan darbe girişimi Türk milli iradesine kast edilmiştir ve TBMM bombalanmıştır. Bu kesinlikle kabul edilemez bir vahşettir. Bunun akabinde çok farklı gelişmeler oldu.”

Sizce terör olaylarının etkileri Belçika’ya nasıl yansıdı?

V.Y.: “Belçika’da zaman zaman terör operasyonlar hala devam ediyor. İnsanlar artık güvenliklerinden kaygılılar. Devlet ve hükümet olarak biz insanların güvenliklerini sağlamak zorundayız. Hükümetimiz bu yönde gerekli adımları atıyor. Biz, parti olarak burada iki tane önemli önceliğimiz var. Birincisi insanların güvenliğini sağlamak, ikincisi ise bu olayların İslam ve Müslümanlara alet edilmemesini sağlamak. Bugün Belçika kamuoyunda ve Avrupa kamuoyunda şöyle bir algı var. Müslümanlar terörist, Müslümanlar terör olaylarıyla ön plana çıkıyorlar. Bir insanın canına kıyan Müslüman olamaz. Teröristlerin profillerine baktığımız zaman, bunların İslam ile İslamiyet ile ve dinle alakaları olmadığını görüyoruz. Bunlar çoktan din ekseninden uzaklaşmışlar. Ama bir şekilde İslam ve Müslümanlık kimliğini kullanarak bu şekilde canice hareketlerde ve çalışmalarda bulunuyorlar. Ben bunları esefle karşılıyorum ve kınıyorum.”

CD&V partisi olarak hükümet içerisinde yaptığınız çalışmalardan bahseder misiniz?

V.Y.: “2016 yılında Belçika siyaseti farklı krizlerden geçti. Özellikle terör ve güvenlik olmak üzere hükümetin bütçe görüşmeleri konularında. Yeni tasarruf olanakları ve kaynaklar arandı. Burada bazı partilerin hükümet içinde ve hükümet dışında sosyal, sağlık ve güvence politikalarında değişiklik olsun gibi önerileri oldu. Örneğin, işsizlik parasının kaldırılması söz konusu oldu. Biz parti olarak buna engel olduk. Ekonomik krizin hala daha kendisini hissettirdiği bir dönemde, zayıf insanların, işsiz insanların bir daha mağdur olmalarına böylece engel olduk. Bu şekilde teklif masadan kaldırıldı. Parti olarak bunu başardığımız için çok mutluyum çünkü o kesime baktığınızda, o kesimin içerisinde bir sürü işsiz insan var ama özellikle daha çok yabancı kökenli insanlar var. Bunların bu ekonomik kriz ortamında bu insanların ellerinden tutulması gerekiyordu, biz bunu yaptık. Diğer önemli çalışmalarımızdan BT8 formülü ile Türkiye’de tatilde bulunan insanların 45 gün yerine 90 gün sosyal sağlık hizmetlerinden faydalanabilmelerini sağlamak oldu. Bu konuda girişimlerimiz oldu. Türkiye’de meclis bunu imzaladı. Burada da farklı meclisler imzaladılar. Şu anda Flaman Parlementosu’nun imzalamasını bekliyoruz. Diğer bir çalışmamız horeca sektörünü ilgilendiriyor. Lokantası olan, dönercisi olan, pidecisi olan vatandaşlarımız var. Bu sektörde olanlar için beyaz kasa zorunluluğu getirildi. Bu konuda Gent bölgesinde sorumlu bakanla halkımızı bilgilendirdik. Şu anda Gent’te vatandaşlarımız iş yerlerini bu beyaz kasayla donattılar. Bu sistem, daha fazla gelir sağlamayı ve sektörün şeffaflanmasına vesile olacak. Ayrıca esnafımızın daha fazla kazanç sağlamalarını tetikleyecek ve bu şekilde 2017 yılında daha refah bir şekilde iş yerlerinde çalışmaya devam edecekler, daha fazla insan çalıştıracaklar ve daha fazla ciroya sahip olacaklar. Ben bunu ümit ediyorum. Girişimci insanların destekçisi olmak zorundayız. Özellikle yabancı kökenlilerin girişimciliğini destekleyici çalışmalara devam ediyoruz. Zaman zaman belediyelerde sosyal konut eksikliği oluyor. Bu durum her bölge için geçerli. Biz Gent bölgesinde de bu duruma sıkça rastlıyoruz. Şu anda 16 bin aile sırada bekliyor. Ama bunlara verilecek ev yok. Bunların bu çalışmaları hızla artırmaları gerekiyor. İstihdamın artırılması gerekiyor. Hükümetimiz bunun icin vergileri azaltıyor. Şirket vergilerinin 2017 yılında azaltılması da söz konusu. Şirket vergileri şu anda Belçika’da yüzde 33-34 oranlarında. Bunun Avrupa’nın birçok ülkesinde olduğu gibi yüzde 20’ye çekilmesini istiyoruz. Amacımız bu şekilde istihdamı artırmak ve iş yerlerinin çoğalmasını sağlamak. Çünkü insanların devlete bağımlı olmalarını istemiyoruz. Biz insanların üretmelerini ve çalışmalarını istiyoruz. Bunun için gerekli olanakları sağlıyoruz. Bunun yanında hasta olan, durumu olamayan insanların mağdur olmamaları için elimizden gelen politikaları üretiyoruz.”

15 Temmuz’da Türkiye’de gerçekleşen hain darbe teşebbüsünün Belçika’ya yapılan yansımaları ile ilgili neler söylemek istersiniz?

V.Y.: “15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra Türkiye’de bunun yankıları hala devam ediyor. FETÖ ile mücadele devam ediyor. Bunun Avrupa’da da yansılamaları oldu, Belçika’da da oldu. Maalesef, bu olaylardan sonra toplumda bir kutuplaşma söz konusu oldu. Ben özellikle şunun altını çizmek istiyorum. Dünyanın her yerinde suçsuz insanlara, sivillere ve polise kurşun sıkan ancak bir terör örgütüdür. Bütün veriler, FETÖ terör örgütünün bu olayların arkasında olduğunu gösteriyor. Bunu Türkiye’de sadece hükümet söylemiyor. Muhalefet partileri de söylüyor. Bu artık ortada olan bir gerçektir. İnsanlarımızın bu konuda duyarlı olmalarını bekliyoruz. Ama insanların kamplaşmalarına müsade etmemeliyiz. Belçika’daki Türk toplumunun birlik ve beraberliğe ihtiyacı var. Her zamankinden daha çok bu birlik ve beraberliğe ihtiyacımız var. 2017 yılında inşallah karşımıza çıkacak bütün sorunları bu birlik ve beraberliğimizle çözeceğiz. FETÖ ile devletin mücadelesi devam edecektir. Bu konuda bizim hiçbir kuşkumuz yok. Haksız yere insanları etiketlemenin kimseye faydası yok. İftira atarak, insanları tehdit ederek, insanlara göz dağı vererek bir yere varacağını zannedenler yanılıyorlar. Kimin kime hizmet ettiğini halkımız çok iyi biliyor. Ben sekiz yıla yaklaşan siyaset hayatımda hep Belçika Türk toplumunun refahı için çalışmalar yürüttüm. Bundan sonra da aynı azim ve özveriyle Belçika’daki sorunlarımıza çözüm üretmeye devam edeceğiz. Türk toplumu Belçika’nın bir parçasıdır ve bizim politikalarımız Türk toplumunun çıtasını yükseltmek için olacaktır. Bunda hiç kimsenin kuşkusu olmasın. Ben Belçika’da siyaset yapan bir milletvekiliyim. Bu gerçeği herkes göz önünde tutmak zoruda. Benim hiçbir örgütle veya Belçika’yı temsil etmeyen hiçbir siyasi partiyle işim olamaz. Ama halkımızın, milletimizin haklı davasının her zaman yanında olduk ve yanlarında olmaya devam edeceğiz.”

Sizce 2017 yılı yine sancılı mı geçecek?

V.Y.: “Şimdi 2017 yılının sancıyla geçeceğini düşünüyorum. Terör konusunda daha çok şeyler var. Ben özellikle Suriye’de ve dünyanın farklı yerlerinde ki, ateşlerin söndürülmesinı bekliyorum. 20 Ocak’ta yine Amerika devlet başkanının göreve gelmesiyle ABD’nin nasıl bir dışı siyasi izleyeceğin merak ediyorum. Burayla bağlantılı olarak dünyadaki krizlerin ve insani dramların durdurulması için neler yapılabilecek, neler yapılmayacak onları görmemiz lazım. Avrupa’daki mülteci krizinin son bulmasını istiyorum çünkü bu gerçekten toplumları geriyor. Ancak bu krizin durdurulması için bu işin kaynağına inmek lazım, temeline inmek lazım, onun içinde Suriye’de bir an önce barışın inşa edilmesi gerekiyor. Barış ve istikrarın inşa edilmesi gerekiyor. Dünyada bir çok kriz var, uluslararası boyutta varan  krizler var. Bu krizlerin çözümü kavuşmaları için politikalar üretmemiz gerekiyor. Ben bu yasama yılında özellikle girişimcilerin ellerini güçlendirecek politikalar üretmek istiyorum,, istihdamının artırılmasını İstiyorum ve vatandaşlarımızın güvenliğinin sağlanmasını istiyorum. Tabii ki, Belçika Türk ilişkileri de çok önemli, geçtiğimiz yılda zaman zaman gerildi biraz, bu ilişkilerin tekrar normale dönüşmesinı bekliyorum. Ben aynı zamanda Belçika-Türk parlementer dostluk Grubu’nun başkan yardımcısıyım. Bu konuda somut adımlarımız olacak ve Türkiye- Belçika dostluğu eskiden olduğu gibi aynı istikrarlı şekilde devam etmesini ümit ediyorum.”

2017 yılında firmalar kapanmaya devam edecek mi?

V.Y.: “Hayır. 2016’da bir takım büyük iş yerlerinin kapanması söz konusu oldu, Caterpillar gibi büyük şirketlerin. Bence 2016 yılında bunun en son noktasını yaşadık. Ama bütün bunlara rağmen 2016 yılında 55 bin vatandaşımıza istihdam olanağı sağlanmıştır. Merkez Bankası’nın iki hafta önce açıkladığı rakamlar var. Önümüzdeki üç yılda yine 120 bin vatandaşımıza iş vereceğiz. Ve böylece işsizlik bu yılın sonunda % 7,9 a kadar düşecek. Bu tabi çok ümit verici, bunu hükümet söylemiyor, herhangi bir siyasi partinin araştırma merkezi de söylemiyor, Merkez Bankası söylüyor. Bu rakamları yakalamak için hükümetimiz gece gündüz çalışmaya devam edecek ve 2017’nin sonunda 40 bin istihdamı gerçekleştirmiş olacağız.”

Brexit sonrası Avrupa’nın geleceğine nasıl bakıyorsunuz?

V.Y.: “Şu anda Avrupa Birliği, siyasi birlik açısından biraz kriz içerisinde. İngiltere Brexit ile çekildi. Bunun ticarete yansımaları var, Avrupa’ya ve Belçika’ya büyük yansımaları var. İngiltere’deki Belçika şirketlerine de yansımaları var. Şu anda Avrupa Birliği bir kriz dönemi geçiriyor. Avrupa Birliği’ne daha sonrada katılan Doğu Blok ülkelerini unutmamak lazım. Polonya- Macaristan Çek cumhuriyeti falan, bunlar Avrupa’dan farklı beklentiler içerisinde oldular. Avrupa Birliği’nin tekrar avantajlı ve geleceğe dönük politikalar uygulanmasını bekliyoruz. Bunun içinde komisyonun, ülkelerin beklentilerini cevap vermesi gerekiyor. Şu anda Avrupa Birliği tarafından Türkiye müzakereleri de dondurulmuş halde. Bu müzakere bu müzakerelerinde tekrar canlandırmaları gerekiyor. Çünkü Avrupa Birliği Türkiye’siz olamaz, Türkiye de Avrupa Birliği’siz olamaz. Fakat şu anda AB’de bir iç kriz söz konusu. Ya bir birliğin içindesiniz ya da değilsiniz, bunun ortası olmaz. “Ben avantajların alayım ya da dezavantajlarını bırakayım, beni ilgilendirmez” demek kimseye yakışmaz. Böyle bir politika olamaz. İngiltere bunu yıllarca denedi ve nihayetinde geri adım attı. Avrupa’daki halkların refahı, Avrupa’daki gençlerimizin refahı için Avrupa Birliği projesinin tekrar gözden geçirilmesi gerekiyor. Gözden geçirilmezse bence bu Avrupa’nın parçalanmasına bölünmesine kadar gidebilir. Avrupa’daki birçok lider bunun farkında. Bunun için de çalışmaların hızlı bir şekilde yürütülmesi gerekiyor.”

Röportaj/Fotoğraflar: Cafer Yıldırımer

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir