(AA) – HASAN ESEN – Türkiye-AB ilişkileri açısından 2016 yılı iyi başlasa da, darbe girişimi sonrasında yaşananlar ve Türkiye’nin terörle mücadelesi nedeniyle “müzakerelerin askıya alınması” tartışmalarıyla noktalandı.
Geride kalmak üzere olan 2016, AB’nin en büyük sorun olarak gördüğü sığınmacı krizine çözüm arama çalışmalarıyla başladı. Bunun için Ankara’nın yardımına ihtiyaç duyan AB, 29 Kasım 2015’te yapılan Türkiye-AB Zirvesi ile 16 Aralık’ta yapılan Fikirdaş Ülkeler Toplantısında alınan kararların uygulanması ve işbirliğinin daha da artılmasına odaklandı. Anlaşmalarda, fasıllar açılarak AB-Türkiye ilişkilerinin yeniden canlandırılması ve Türkiye’nin de sığınmacı krizinin çözümüne yardım etmesi karara bağlandı.
İlişkilere terörün gölgesi erken düştü
Bu çerçevede, dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye’nin yanı sıra Avusturya, Belçika, Finlandiya, Almanya, Yunanistan, Lüksemburg, Hollanda, Portekiz ve İsveç’ten oluşan Fikirdaş Ülkeler Toplantısında katılmak üzere Brüksel’e davet edildi. Davutoğlu, terör örgütü PKK’nın 17 Şubat Ankara saldırısı nedeniyle ziyaretini iptal etti. AB-Türkiye ilişkilerine terörün gölgesi de düşmeye başladı.
Önce 7 Mart, sonra 18 Mart zirveleri yapıldı
Bu ziyaret yerine 7 Mart’ta yeni bir Türkiye-AB Zirvesi yapılmasına karar verildi. Brüksel, sığınmacı krizine kalıcı çözüm ararken, Ankara da üyelik müzakereleri ile vize serbestisine odaklandı. Zirve sonrası yayımlanan bildiride, gerekli şartların karşılanması durumunda vizelerin haziran ayı sonunda kaldırılacağı, üyelik müzakerelerinin hızlandırılacağı, Türkiye’nin Yunan adalarına giden sığınmacıları geri alacağı kayda geçirildi.
Taraflar, 18 Mart’ta bir kez daha bir araya geldi. Zirve sonunda yayımlanan bildiride, 21 Mart itibariyle Türkiye üzerinden Yunan adalarına giden sığınmacıların Türkiye’ye gönderileceği, Mali ve Bütçesel Hükümler faslının temmuz ayından önce açılacağı, vizelerin de şartların karşılanmasına bağlı olarak haziran ayı sonundan önce kaldırılacağı belirtildi. Ayrıca, daha önce kararlaştırılan ve sığınmacılar için harcanacak olan 3 milyar avroluk yardıma 2018 yılı için 3 milyar avro daha eklenmesi kararlaştırıldı.
Brüksel’deki PKK çadırı gerginliğe neden oldu
Terörün ilişkilere etkisi, 18 Mart’ta bir kez daha yüzünü gösterdi. 13 Mart Ankara saldırısından hemen sonra ve tam da zirvenin yapılacağı AB Konseyi binasının hemen arkasına terör örgütü PKK’ya çadır kurma izni verilmesi gerginliğe neden oldu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, üzerinde PKK sembollerinin olduğu çadırın kurulmasına izin verilmesini eleştirerek, “Bunlar dürüst değil, samimi değil. Bunlar ikircikli davranıyorlar. Bunun adı teröre teslim olmaktır. Bunlar teröre teslim oldular.” dedi. Belçika ise, terör çadırının düşünce özgürlüğü olduğunu savunarak, terör konusundaki yaklaşım farklılıklarını ortaya koydu.
Vize serbestisine şartlı evet geldi
21 Mart sonrası sığınmacı akışı hızla düşmeye başladı. Türkiye’den Yunan adalarına geçişler günlük 6 bin seviyesinden 100’ün altına geriledi. Sözünü tutan Türkiye’nin vize beklentisi arttı. Böyle bir ortamda, AB Komisyonu 4 Mayıs’ta, Schengen ülkelerine yapılacak seyahatlerde Türk vatandaşları için vizelerin kaldırılması yönünde tavsiye kararı aldı. Bu kararla vizesiz Avrupa seyahatleri için ilk adım atılmış olsa da, 72 kriterden geriye kalan 5’inin tamamlanması gerektiği belirtildi.
AP, süreci bloke etti
Aynı gün, sık sık Türkiye karşıtı açıklamalarıyla gündeme gelen Avrupa Parlamentosu (AP) Başkanı Martin Schulz, parti grupları liderlerini toplayarak, tüm şartların karşılandığı yönünde AB Komisyonu garanti verene kadar, konuyu AP’nin gündemine almayacağını duyurdu.
Bu açıklamayla beraber olumlu hava değişmeye başlarken, Ankara, PKK ve DEAŞ’ın devam eden terör saldırıları nedeniyle terörle mücadele kanununu değiştirmeyeceğini duyurdu. Ayrıca, Ankara, Türkiye üzerinden Avrupa’ya giden yasa dışı göçmenlerin iadesini düzenleyen ve 1 Haziran’da yürürlüğe girmesi gereken Geri Kabul Anlaşması’nın uygulanmasını da vize serbestisi sağlanana kadar askıya aldığını açıkladı.
Yardım sözü tutulmadı
Böylece, AB standartlarına uyumlu biyometrik pasaport ve Geri Kabul Anlaşması’nın uygulanmasıyla beraber şart sayısı da 7’ye çıktı. Vize serbestisi ile AB’nin sığınmacılar için harcanacak yardımının transferinde yaşanan gecikmeler gerginliği artırmaya başladı.
Bu arada, haziran ayında “terör tanımı” nedeniyle çıkan ihtilafın neden olduğu gelişmeler üzerine, AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Hansjörg Haber, istifa etti.
Vizeler kalkmadı, terörle mücadeleye eleştiriler geldi
Haziran ayı sonu itibariyle vizeler kalkmazken, sığınmacı sayısının ciddi ölçüde düşmesiyle rahatlayan Brüksel’den, özellikle de AP’den Türkiye’nin terörle mücadelesine eleştiriler gelmeye başladı. Türkiye’de yaşanan terör saldırılarına rağmen, Ankara, terörle mücadele kanununu muhalifleri susturmak için kullanmakla suçlandı.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, 30 Haziran’da Brüksel’e yaptığı ziyarette terörle mücadele konusunda AB’yi eleştirerek, “Teröristler ile ilgili ifade özgürlüğü konusunda da çifte standarttan uzak durmamız lazım.” dedi.
AP’de PKK sergisi açıldı
Bu açıklamalardan sadece günler sonra, 12 Temmuz’da AP’de PKK elebaşı Abdullah Öcalan ve terör örgütünün Suriye’deki kolu PYD’nin üyelerinin fotoğraflarının yer aldığı bir sergi açıldı. Türkiye, sergiyi kınarken, Dışişleri Bakanlığının açıklamasında, “DEAŞ da, PKK da terör örgütleridir. Bir terör örgütünü diğer terör örgütüne tercih etmek, terörizmin tüm kurbanlarının anısına saygısızlıktır. Çifte standartlar Avrupa Birliği’nin imajını ciddi biçimde zedelemektedir.” ifadesi kullanıldı.
AB’nin 15 Temmuz’a tepkisi cılız kaldı
Tansiyonun giderek arttığı bir dönemde, 15 Temmuz’da FETÖ darbe girişiminde bulundu. Halkın üzerine uçaklardan ateş açılıp, TBMM dahil bir çok yerin bombalandığı darbe girişimine AB’nin tepkisi “cılız” kaldı. Can kayıplarına rağmen AB yetkililerinin Türkiye’yi ziyaret etmesi haftalar aldı. Brüksel’den ilk ziyaret, darbe girişiminden 39 gün sonra AP Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Elmar Brok ve Türkiye Raportörü Kati Piri tarafından gerçekleştirildi.
AB Konseyi Başkanı Donald Tusk veya AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker, darbe girişimi sonrası Türkiye’yi ziyaret etmezken, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini, darbe girişiminden ancak 56 gün sonra 9 Eylül’de Ankara’ya gitti.
AB, gözaltı ve ihraçları eleştirdi
Bu arada AB, kanlı girişimden ziyade, FETÖ ile mücadele kapsamında gözaltına almalar ve ihraçlara odaklandı ve Türkiye’yi sert bir dille eleştirdi. Bu arada, Erdoğan’ın TBMM’nin kabul etmesi durumunda idam cezasının geri getirilmesini onaylayacağını açıklaması, AB’nin “müzakereler durur” çıkışıyla karşılaştı.
HDP ve Cumhuriyet gazetesi tutuklamaları ilişkileri iyice gerdi
İfade vermeye gitmeyen HDP’liler ile Cumhuriyet gazetesi çalışanlarının kasım ayında gözaltına alınmaları ve sonrasında tutuklanmaları eleştirilerin artmasına neden oldu. Darbe girişimi karşısında “cılız” tepki vermekle suçlanan AB Yüksel Temsilcisi Mogherini, 8 Kasım’da AB adına bir bildiri yayımlayarak, Türkiye’yi eleştirdi.
Bildiride, “AB ve Üye Devletleri 15 Temmuz darbe girişimini kınayan açıklamalarını hatırlatır ve bir yandan Türkiye’nin orantılı adım atma ihtiyacının altını çizerken, öte yandan Türkiye’ye, aday ülke olarak yaptığı taahhütler doğrultusunda, insan hakları, hukukun üstünlüğü, temel haklar ve her bireyin adil yargılanma hakkına saygı dahil, parlamenter demokrasisini koruma çağrısında bulunur.” ifadesine yer verildi.
AB ilerleme raporunda terörle mücadele eleştirildi
9 Kasım’da ise AB İlerleme Raporu yayımlandı. Raporda, Türkiye, darbe girişimi sonrası FETÖ’ye karşı aldığı önlemler ve PKK ile destekçileriyle mücadeledeki eylemleri nedeniyle eleştirildi. Darbe girişiminin ardından 20 Temmuz’da OHAL ilan edildiği ve devamında 3 ay uzatıldığı hatırlatılarak, çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerle memurların ihraç edildiği, medya kuruluşları dahil şirketlerin kapatıldığı ve çok sayıda kişinin gözaltına alındığı veya tutuklandığı belirtildi. Türkiye, DEAŞ’la mücadelesi dolayısıyla ise övüldü.
Üyelik müzakereleri dursun tartışmaları başladı
Raporun açıklandığı gün, AP Türkiye Raportörü Piri, üyelik müzakerelerinin dondurulması çağrısı yaptı. Türkiye’nin tepkisine neden olan Piri’ye, Türk yetkililerin randevu vermediği açıklandı.
14 Kasım’da ise AB Dışişleri Bakanları, Türkiye konusunda ortak tutum belirlemek için bir araya geldi. Avusturya üyelik müzakerelerinin askıya alınmasını isterken, geriye kalan ülkelerin tamamı buna karşı çıktı.
AB Komisyonu üyesi Hahn, kaçak HDP’liyi ağırladı
15 Kasım’da AB Komisyonunun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Johannes Hahn, yürütülen terör soruşturmalarında ifade vermeye gitmediği için hakkında gözaltı kararı alınan ve terör örgütü PKK’ya silah taşıdığına dair görüntüleri ortaya çıkan HDP Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız ile bir araya geldi. AP Başkanı Schulz ise aynı günlerde Faysal Sarıyıldız’ın yanı sıra firari vekillerden Tuğba Hezer Öztürk’le görüştü.
AB Bakanı Ömer Çelik, Türkiye’yle üyelik müzakerelerine karşıt tavrıyla bilinen Hahn’ın Sarıyıldız ile görüşmesini, “Bu, ‘Biz Türkiye ile ilişkilerin kötüleşmesini istiyoruz’ demektir.” şeklinde değerlendirdi.
AP, müzakerelerin geçici olarak durdurulmasını istedi
Böyle bir ortamda, 24 Kasım’da AP, Türkiye ile üyelik müzakerelerinin geçici olarak askıya alınması kararı aldı. 37’ye karşı 479 oyla kabul edilen tasarının hukuki bağlayıcılığı bulunmuyor.
13 Aralık’ta AB Genel İşler Konseyinin toplantısında, Avusturya’nın vetosu nedeniyle Türkiye ile üyelik müzakerelerinin geleceği konusunda fikir birliği sağlanamadı. Buna karşın, geriye kalan 27 ülkenin onayıyla yeni bir fasıl açılmasa bile müzakerelerin mevcut durumuyla devam etmesini öngören bir metin “dönem başkanlığı açıklaması” olarak kabul edildi.
Liderler, AP’yi dikkate almadı; Türkiye’yle yeni zirve yapılmasını istedi
15 Aralık’ta yapılan AB Liderler Zirvesinde ise, üyelik müzakerelerinin dondurulması konusu gündeme bile alınmazken, AB’nin 18 Mart Anlaşması’na bağlı kalacağı belirtildi. Ayrıca, sorunları aşmak için bahar aylarında Türkiye’yle yeni bir zirve yapılmasına karar verildi.
21 Aralık’ta AB Komisyonu, Türkiye’yle Gümrük Birliği güncelleştirilmesi müzakerelerine başlamak için AB Konseyi’nden yetki talep etti. 29 Kasım Anlaşması’nın şartlarından biri olan müzakerelere başlanması kararıyla, Brüksel sözünü tuttuğu mesajını verdi.