Yine bir seçim arefesindeyiz. 25 Mayıs 2014’de hem AP hem de federal ve bölgesel parlamentolar için sandık başına gideceğiz. Yerel seçimlerde bizim, yani Belçika Türkleri’nin hatırı sayılır bir tecrübesi ve birikimi vardır. Zaman zaman dalgalı, inişli çıkışlı bir siyasi katılım süreci yaşasak da, tüm bu seçimlerde Türkler’in siyasi katılımının sadece seçim günü oy kullanmaktan ibaret olmadığını yaşayıp gördük. 1989 yılından bu yana Belçika’da yaşayan birisi olarak yaptığım gözlemlerde ise biz Türklerin, genel anlamda siyasi katılımdan ‘belediye meclis üyesi yada milletvekili seçilmeyi’ anladıklarına şahit oldum. Bunu örnekleyecek olursak, ne yazık ki, çok az sayıda kişinin siyasi partilerin karar alma makenizmalarında çalıştığını gördüm. Siyasi partilerin ilçe teşkilatlarına üye olarak, mahallede, belediyede, partinin üst kurullarında , bölge yönetiminde, federal parlamentoda daha sonra Avrupa Parlamentosu’nda görev almayı hedefleyen, yani uzun soluklu bir siyasi mücadele vermeyi seçen çok az siyasetçimizi bilirim. Bu aslında hem siyasette hem sivil toplum kuruluşlarında da böyledir. Siyasete veya bir derneğe girmek isteyen ve bu yolla insanlara hizmet etmek isteyenlerin sabırla, inatla, emek vere vere yükselmeleri daha sağlıklı olur. Böyle olursa hem siyasette hem sivil örgütlenmede başarı daha kolay gelir.
50 yıldır Avrupa’nın çeşitli ülkelerindeyiz. Belçika yeniden inşaa edilirken, metrolar, otoyollar, devasa gökdelenler yapılırken bunda bizim büyüklerimizin katkısı göz ardı edilemez. Atalarımızın buraya gelişinin üzerinden 50 yıl geçti, ama bizler artık burada yaşamaya devam edeceğiz. Çocuklarımız bu ülkede doğdular ve bu ülkede çalışacaklar. Vergimizi bu ülkede ödüyoruz ve bu ülkenin ekonomisine katkıda bulunuyoruz. Burası artık bizim yeni vatanımız. Ancak, global ekonomik kriz sebebi ile daralan iş ve sermaye nedeni ile işsiz kalan göçmen vatandaşları bazı siyasi partilerin küçümsemelerini, dilimize, dinimize ve kültürümüze saygı göstermemelerini kabul etmiyoruz. Onlara şunu açıkca hatırlatmak isteriz ki, biz bu ülkenin eşit vatandaşlarıyız. Bu yüzden bu tür söylemlerde bulunan siyasi partilerin aldığı ve alacağı kararlarda artık bizi de hesaba katmalarını talep ediyoruz. Bu tür söylem ve davranışlarda bulunan siyasi partilere söylemlerini bir defa daha gözden geçirmelerini, aksi takdirde Türk toplumunun yaklaşan bölge, federal ve yerel Avrupa Parlementosu seçimlerinde sandıkta sizlere gerekli dersi vereceğinizi bilmenizde fayda vardır.
HAZIR-CEVAPLAR
KITLIK
İngiliz kıralı seyahat ederken, yolu bir köye düşer. Mütevâzî bir handa geceler. Yemek olarak da bulduğu dört yumurta ile karnını doyurur. Hesâbını sorunca, on altın isterler.
“-Aman!” der, kral. Burada yumurta kıtlığı mı var?
Han sahibi cevap verir:
“-Hayır efendim. Yumurta boldur ama, kral kıtlığı var.”
VAPURA NEDEN BİNDİN
N.Fazıl Kısakürek,vapurla Kadıköy’e geçerken, yanına biri yaklaşıp:
–Üstad, diye sormuş. Peygamberlere ne diye gerek duyuldu?
Biz yolumuzu bulabilirdik.
Necip Fazıl, okuduğu kitaptan başını kaldırmadan:
–Ne diye vapura bindin ki, cevabını vermiş.
Yüzerek karşıya geçebilirdin.
2014 SEÇİM YILI
Paylaş