20 yılı aşan ve ilk günkü heyecan ile devam eden bir yolculuk: “Ayna”

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Eskimeyen şarkıları ile kendinden bahsettirmeye devam eden Ayna Grubu yaza yep yeni bir şarkı ile merhaba dedi. Söz ve müziği Erhan Güleryüz’e ait olan Mimoza’yı konuşmak için stüyosunun kapısını araladık beraber çalıştığı müzisyen arkadaşım, Murathan Turhan ile. Çok özel ve samimi bir sohbet gerçekleştirdik. Sanat, projeler ve müziğin yanı sıra Belçikalı bir genç olarak kendisine Avrupalı gençlere önerilerinin olup olmadığını sordum. Bakın bize neler anlattı.

Merhabalar. Öncelikle 20. yıl albümünüz ilk volümü çıktı, hayırlı olsun. Müzik dünyasında 20 yılı geride bıraktınız. Bu süreç nasıl geçti sizin için?

Aslında 22 yıla gidiyoruz neredeyse. Müziğe olan ilgim Ayna’dan çok daha önce başladı. 93 yılında bir solo albüm çıkartmıştım. Sonradan grup müziğine döndüm ve keza şu anda Ayna ile bütün dünyayı dolaştık. Tahminimce 2600’ün üzerinde konser vermişizdir. Bir konser grubu olduğumuz için evimizden hep uzakta kaldık ama çok iyi bir dostluğumuz olduğu için yıllar içerisinde bir çok grubun başına gelen negatif şeyler başımıza gelmedi.

3 gün evvel mimoza adlı tekli bir şarkı çalışması yaptık. Onun heyecanı var. Sevindik çünkü bu 20 küsür yıl içerisinde yaptığımız 150 şarkıdan 30 tanesini seçmiştik. İlk 10 tanesini yayınlamıştık. Şimdi 2.serisini hazırladık. Bu arada hiç kimsenin duymadığı bu Mimoza şarkısı ile bir sürpriz yapalım istedik.

Bu şarkıya tepkiler nasıl?

Mimoza tahmin ediyorum çok sevildi. Çıkalı 3 gün oluyor ve biz 2 gün sonra Bitlis’de konserdeyiz. Konser de Mimoza’yı söylediğimde halk eşlik ediyorsa olmuştur o. Ben tepkiden ziyade buna dikkat ediyorum.

Biz sizi kamuoyunda Ayna grubu ile biliyoruz ama sizin aynı zamanda bir prodüktör yanınız da var. İşlerin en ince noktasına kadar müdahilsiniz. Bunun yeterince bilindiğini düşünmüyorum.

Birazcık fazla çalışmış bir müzisyen olduğumu söyleyebilirim. Aslında iktisat fakültesi mezunuyum. Müziğe başladığım yıllardan itibaren 1500 küsür beste yapmışım, 3-4 tane şiircik kitabı yazmışım. 1 tane sinema filmi, 3 tane senfoni. Ben kendimi hep tembel addederdim ama maalesef çok fazla calışmışım. [Tebessüm]

Murathan da biliyor. Stüdyoda beraber müzik yaptığımız bir arkadaşımız. Bize hocalık öğretmenlik yapmasını istiyoruz çünkü gerçekten de bu işin eğitimini kıvamında tadında almış. Ben alaylı müzisyen sayılırım. O tam olması gerektiği yerden müziği öğrenmiş. Hem enstrümanist olarak hem aranjör hem de besteci olarak. Bence gelecekte Murathan Turhan’ı Türkiye’de de dünyada da çok duyacağız.

Gözlemlediğim kadarı ile gençler daha çok eğlence sektöründeki müzikleri tercih ediyorlar. Özellikle yurt dışındaki gençler. Bunu nasıl yorumlarsınız?

Çok doğaldır. Bir kitap mağazasına gidin örneğin. Şiir, roman, hikaye, çizgiroman, çocuk kitap köşesi gibi bütün kitapların kendilerine ait bir rafları vardır. Popüler müzik tabii ki daha genç daha enerjik kitlenin tükettiği müzik. Şimdi şöyle söyleyim, mağazanın yarısından çoğu çocuk reyonu olmuş. [Tebessüm] Çok ihtiyaç duyulan bir şey olacak tabii ki bu. Hele ki bu kadar kan gövdeyi götüren bir dünyada yaşarken. Ancak çok daha iyi (kaliteli) şeyler duymaya da ihtiyaç var.

Bu ihtiyaçların sömürüldüğünü, istismar edildiğini düşünuyor musunuz?

Çok kaliteli eğlence müziği yapan da var. Bir de çok absürt, ipe sapa gelmeyen sözlerle yapanlar da var. Ben şarkı sözünün önemli olduğunu düşünüyorum. Bizim dilimiz çok güzel bir dil. Edebiyatın şiirin şarkının elbette önemli olduğunu düşünüyorum. Müzik yapan bütün arkadaşlarıma öneriyorum.

Sadece oturun Chopin’i dinleyin, Chopin zaten şu anda dinlediğiniz o danslı eğlenceli müziklerin tamamından Michael Jackson, Madonna, Rihanna dahil onu zaten yapmış vaktiyle. Ben klasik müziği bu yüzden biraz daha farklı algılıyor ve seviyorum.

Erhan Güleryüz sanatçı olarak hangi duygu düşünce ve değerleri temsil ediyor?

Estağfirullah. Ülkemizde ve dünyada sanatçı diyebileceğim ve devlet adamı diyebileceğim 2 tane insan tanıyorum. Bir tanesi Mustafa Kemal Atatürk diğeri de sanatçı olarak Aşık Veysel Şatıroğlu. Onun dışında sanatı ile tarihte hakikaten iz bırakmış başka birilerini söyleyemiyorum.

O kadar çok şaşırıyorum ki bir tane şarkı söyleyip ardından “Ben sanatçıyım” diyenlere. Ben türküleşmeyen bir şarkının hiç bir anlamı olmadığını düşünüyorum. Şimdi türkülerimiz biliyorsun, Murathan çok daha iyi bilir babasından dolayı Salih Turhan ülkemizin bütün yörelerinin Türk Halk Müziğini derleyip toparladı. O türküleri de sil baştan bütün dünyaya duyurmak hayalindeyiz. Bizde şimdi sıfır bir şarkı yapmaya kalktığımızda türküleşe bilecek bir şarkı yapmalıyız. Her halde tabii yaşca da ilerledik aslında çok da yaşlıyız demeyelim de. [Tebessüm] Ben türküleşecek şarkılar üretmeyi hayal ediyorum. İstiyorum ki inşaAllah 100 yıl sonra 200 yıl sonra bizim ismimiz unutulsun ama toplumun gönlünde aklında olsun şarkılarımız. Bizim üzerimizden geçiyor sanat ve o kablo da bari doğru dürüst diğer tarafa aktarabileceğimiz çalışmalar yapmış olabilmeyi isterim hayatımda. Çünkü hayatı anlamlandırmak gerekiyor.

Erhan Güleryüzün sanatsal anlamda geleceğe yönelik planları var mı ? Dinleyicilerinize hazırladığınız projeleriniz var mı?

Müzikten hiçbir zaman kopma şansım yok ama sinemayi çok seviyorum, resim yapmayı, şiircik ve öykü yazmayı seviyorum. Şarkı yaparken zaten ister istemez bir öyküden yola çıkmanız gerekiyor. Mimoza’yı örnek göstereyim.

Mimoza benim 13 yıldır çok sevdiğim bir aile aslında. Bodrum Gümüşlük’te yaşanan gerçek bir hikaye. Klipte de onları oynattım. Şimdi bir moda var tabii. Cinsellik ve din çok para getiriyor diye bir laf var. Ancak ben müziğin para için yapılan bir şey olduğunu düşünmüyorum.

Şarkı yaparken 4 dakikalık bir hikaye anlatıyorsunuz ama o aslında dev bir öykünün şiirleştirilmiş halinden geliyor. Örneğin “beni köyümün yağmurlarında yıkasınlar“ şarkısını yazmak 3 yılımı aldı. Onu hikayeden damıtıp şiir haline getirdim daha sonra şiirden devşirip şarkı haline getirdim melodi ile beraber. Bu neyi sağlıyor: samimiyet gerçeklik ve kalıcılık. Bir müzisyen olarak insanın mutlu olduğu yer sahne. 60.000 kişi ile beraber aynı şarkıları söylemek tabii ki bir müzisyen için çok haz verici bir şey. O kadar hedonist bir adam değilim ama hakikaten insanın gözünün dolduğu
yerler oluyor.

O an bir şeyleri başardım diyebiliyor insan, değil mi?

Bir şeyleri paylaştım hissi daha güçlü oluyor aslında. Sevgiyi paylaşmak adına çok büyük bir mutluluk. Ben mümkün olduğunca yazdığım şarkılarda sevginin her türünü anlatmaya çalışıyorum. Ayrıca magazinlerde çok fazla yer almasak da, Ayna grubu olarak müzik severler ile muhabbetimiz yıllardır düzgün devam ediyor.

Ayna, çok güzel bir grup ismi bu arada. Hikayesi var mı? Nasıl seçtiniz bu ismi?

Ayna yani neye bakarsanız onu görüyorsunuz. Charlie Chaplin’in çok güzel bir sözünü internette paylaştım. “Ayna benim en iyi dostumdur; çünkü ben ağlarken o asla gülmez..!” diye bir sözü var. O beni çok etkiledi. Dolayısı ile ben de herşeyi Ayna’da yaşıyorum.

Son olarak, yurt dışında kalan, özellikle gençlere bir mesajınız var mı?

Yurt dışında artık 4.kuşak geldi. Yabancı bir ülkede siz de orada yaşayan biri olarak biliyorsunuzdur o ülkenin dili, kültürü elbette çok iyi tarafları vardır. Fakat biz de bir hazine sandığının üzerinden kalkıp gitmişiz oralara. Kimi eğitim, kimi aile geçimi, kimi de iş için. Anadolu kültürü çok kadim, çok değerli, çok eski bir kültür. Ben gittiğimiz yerlede güzellikler yaşattığımızı düşünüyorum ama oranın güzelliklerini de ülkemize taşıması gerektiklerini düşünüyorum.

Özellikle bilimsel alanda ve tabii ki medeniyet dediğimiz şehir içinde bir arada yaşama konusunda.

Ama Anadolu insanının da paylaşım ve sevgi ile alakalı dünyaya çok değerli bir örnek olduğunu düşünüyorum.

Vakit ayırdığınız ve sorularımı yanıtladığınız için çok teşekkür ederim. Daha nice paylaşım dolu yıllar diliyorum müzik severler ile beraber.

Hoşçakalın.

Esranur Aydın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.